Özgürlük... Nasıl tanımlanır bu koca kelime?
Alınan bir nefes kadar masum, o nefesin bedende yarattığı değişim kadar da karmaşık. Dışımızdaki dünyada bulmayı umut ettiğimiz, aslında içimizdeki varoluş sebebi. Kendi özgünlüğümüz, kendi kadrajımız ve belki de kendi isyanımız. Cesaretimizin sınırları
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
ÖZGÜRLÜK
GÜÇ VE ZARAFET
Kadın...
Çoğu coğrafyada ötelenen çoğu coğrafyada ise ötelenmediği iddia edilen. Ruhunun kenarlarında sessizce gezdiği bilinmeyip, hayatını bir ipin üstünde yürüdüğü keşfedilmeyen. Mitolojide Zeus'un Prometheus'a kızıp insanlığa gönderdiği, Pandora'nın kutusu ile sembolize edilen kadim varlık. Erke

KÖR IŞIKLAR
Yırtık zamanların aksi vuruyor kör ışıklarıyla ülkeme. Zulmün başka başka yönleri çıkıyor bir bir ortaya. Her gün bir yenisi ekleniyor istatistiklere, her bir kadının adı unutulmasın diye bağırıyoruz ama ne kadar duyuluyoruz?
Ataerkil yapının yozlaşmışlığı ve denetim trajedisi altında ezilen tüm ka

KENDİME GİDEN YOLDA
Cebimde söylenmemiş sözcüklerle gitmek istemediğim bir hayattan yazıyorum.
Umarsızlığın keskin makası ile beklentilerimi kestiğim gündeyim. Ne yaşım ruhuma eş ne de bendeki umut cüzdanıma beleş. Benim inadıma çare var da; insanlığın bu kör zihniyetini hangi küfeye dökeceğiz? İllaki anladık; yol ay

UMUT ÇIKMAZI
Bildik bir yolun başı. İlk adımı attığın an seni karşılayan, havaya karışmış melisa kokusu. Bastığın her taşa aşinalığın yıllardır süregelmiş gibi. Yine de bu defa farklı bir esintisi var rüzgarın. Ait olduğun şehrin dört mevsimi iliklerine işlemişken bu tanımadığın rüzgarların farklılığı ile yürüyo

BİR YUDUM SİHİR
Ellerinizin arasında avuçlarınıza yayılan sıcaklıkla kalbinize dokunan bir akışkan. Sabahın erken saatlerinde yeni bir güne başlama cesareti veren bir tetikleyicidir kahve. Uykulu gözlerle seni mutfakta bekleyen güzel bir anın habercisidir. Muazzam aroması ile gecenin izlerini silen bir temizleyicid

HÜZÜN
Sabahın ilk ışıkları ile uyanan gökyüzüne açtı gözlerini. Akşamdan kalma ağır aksak hüznünü unutmak istercesine aralandı bir çift göz. Kuşların kederli kanat seslerini bile algılıyordu her hücresinde. Kalkmak zorunda idi geceden sabaha ayaz vuran yatağından. Ayaklarını yere basmalıydı takvimin en ağ

CAM TAVAN
Hayatta bazen, bir odanın içine hapsolmuş gibi hissederiz değil mi? Gözlerimizin önünde bir kapı varmış gibi, sadece bir adım attığımızda dünyamızı değiştirebilecek gibi. Fakat ne zaman o kapıya ulaşsak, elimizi uzatsak dokunduğumuz şeyin soğuk bir camdan olduğunu keşfederiz. İşte bu, cam tavanın ta

GEÇMİŞ
Eski, yıpranmış defterimden gri yapraklar kopardım.İlk yaprağı elime aldığımda, solgun satırların arasında sıkışmış bir gül buldum. Gülün kokusu gitmişti ama o zamana dair taşıdığı hatıralar hala üzerindeydi. İnsan, geçmişin ağırlığını taşırken üzerinde neden anılara tutunur ki?
Her satırda parçam

SESSİZ ÇIĞLIKLARIM
Umut çiçeklerimi serdim boylu boyunca yollarıma. Bir yol var önümde, bazen rüzgarıyla savrulan yapraklar, bazen tozuyla bulanık. İster yürür geçerim değmeden, ister ezer geçerim tekerleklerimle üstünden. Adımlarımın izi bende saklı, rüzgarın taşıdığı ise size kalmış. Yol benim, keyif benim, kime ne.

ADIM YOK
Güvendiğim dağlara kar yağmaz benim,Çünkü dağ da benim, kar da benim.Acıtana acıtmayı istemesem de,Bu ara acırken acıtanlarla iç içeyim.Ben öksüzüm, ben yetimim,Çoğu zaman kimsesizim.Bedenimdeki izlerini zaman silemezken,Yüreğimdeki çentiklerine gülümserim.Tekinsiz yollarda yürürken,Yüreğin ağzında

GERÇEĞİ GÖREMEMEK
Hayatta insanı en çok ne acıtır, biliyor musun?
Belki de en derin acı, herkesin apaçık gördüğünü görememekten gelir.
Avuçlarının arasında, masanın tam ortasında, gözlerinin tam odak noktasında durur o gerçek.
O kadar büyük, o kadar haşmetlidir ki yok saymak imkansız gibidir.
Ama biz bazen ona ba

ACI VE BİLGELİK
Tüm insanlık tarihimiz, bilginin peşinde koşanların ayak izleriyle dolu. Denizleri aşan, dağları geçen, karanlık mağaralarda cevaplar arayan insanların bitmeyen bilgi arayışı... Ancak her öğrenme çabası, şüphesiz ki bir bedel gerektirir. Bu bedel, her zaman fiziksel bir emek ya da zaman kaybı olarak

ÖZGÜRLÜĞÜN EŞİĞİNDE
Vaktinde firar zaferdir. Bundan ala söz duymadım bu hayatta... Topla sana ait ne varsa. Tasın mı tarağın mı? Birikmişliğin içinde çürümüş anıların mı? Üst üste istiflediğin cümlelerin mi ?Hepsini al ve çık o kapıdan. Arkana bakmadan çık. Bakarsan, göreceğin senin zincirlerin olacak. Son bir kez bak

MUCİZELERE YER AÇ
Mucizelerin büyük olaylar değil, küçük cesaret anları olduğunu keşfe hazır mıyız? Esas sihrin hayatın tam içinde olduğunu hatırlamaya başlamalıyız.Evet, işte tam da bu cümlelerin yankılandığı bir hayat felsefesiyle her yeni günü kucaklamak mümkün. Belki bir kahve kokusunda, belki bir dostun sesinde

BEKLEYİŞ
Adanmışlığın bin bir tonu ile hazırladığı olgun masası hazırdı gelecek olan için. Ellerini önlüğe silip bir adım geri çekildi, masayı son bir kez süzdü. Her şey tam istediği gibi olmalıydı. Küçük detaylara bile dikkat etmişti; çatalların parlaklığı, peçetelerin uyumu ve düzgün katlanışı, tabakların

BUZ BEYAZI
Geçmişin keşkelerine geleceğin belkilerini yeğlerim. Safran sarısı kağıtlarıma iliştirdiğim, kırık dökük lakin umutlu kelimelerimi cebimde taşıdığım Polyanna'ma ve yüreğimdeki Don Kişot'a atfederim. Zaman benim ya da benim zamanım değil. Ne farkeder ? Ben kendi pusulamı kendi gerçeklik yoluma çevird

COĞRAFYA
Umutlarımızı uç uca çarşaflara bağladık, görmediniz...Bembeyaz karların üstünde alev aldık, yanmadınız...Bir çığlığa, bir yakarışa, bir yardıma muhtaçtık, duymadınız...İnsanlığınızı hangi çöplüğe attınız? Hangi paraların büyülü pırıltısında gözleriniz kamaştı da vicdanlarınızı istif etip unuttu

AKIL
Yok saydığımız insanlığın pençesinde bu kış ağır geçecek . Bir lokma umut için benliğimizin son demlerine kadar inmeli, onu adeta sömürmeliyiz; yoksa çok uzak ufuklarda kalacak umutlar. Çürümüşlüğün, yok olmaya yüz tutmuşluğun dibini yaşarken, gülebilmek için hangi sebeplere sığınmalıyızın soruları

KASSANDRA’NIN KIRIK KEHANETLERİ
Tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş bir isimdir Kassandra. Troya kralı Priamos ve Kraliçe Hekabe'nin en güzel kızı. Truva prensesi, Apollo’nun lanetli kahini, kehanetleri kimse tarafından ciddiye alınmayan kadın. Ancak onun hikayesinin az bilinen bir yönü, bu lanetin altında yatan ironiye işaret eder