Lavinya Dergisi

ÖZGÜRLÜK
Pelin ŞEHİDOĞLU

Sözcükler bir kaç hece lakin bilmezler ki bizim evrenimizde binbir gece.

Özgürlük... Nasıl tanımlanır bu koca kelime?

Alınan bir nefes kadar masum, o nefesin bedende yarattığı değişim kadar da karmaşık. Dışımızdaki dünyada bulmayı umut ettiğimiz, aslında içimizdeki varoluş sebebi. Kendi özgünlüğümüz, kendi kadrajımız ve belki de kendi isyanımız. Cesaretimizin sınırları belki de. Ruhumuzdaki yaraları ve yarenleri dışa vurma çabası. En iyi tanımı belki de kendi kalbimizi dinleme yetisi.

Lakin bazı zamanlarda da bir bedeli vardır özgürlüğün. Kimi zaman kayıplar yaşatır, kimi zaman derin izler bırakır. Uğruna feda etmeye hazır olduğumuz her çaba, ruhumuzu özgür kılan şeyin ne kadar değerli olduğunu hatırlatır bize. Neticede özgürlük; sadece kendi kanatlarımızla yol almayı öğrensek bile başkalarının da uçmasına izin vermektir. Sevgi mesela, özgürlüğün en büyük sınavıdır. Sevmek de, özgürlüğü paylaşmak değil midir aslında?

Bazen de bir adım geriye çekilmektir özgürlük. Dinlenip, dinleyip neye ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu bilebilmektir. Bazen bir seçimdir. Her sabah uyanıp, hangi gözlerle dünyaya bakacağımıza karar verdiğimiz andır. Yargılardan , baskılardan, anlamsız telaşlardan arınma ritüelidir. Kimine göre eşsiz bir yol rotası kimine göre evde döşek sevdası. Bedenin gidemediği yerlere zihninde ulaşma sevdasıdır belki. Ruha vurulamayan kelepçelerin tatlı atışması. Korkunla yüzleşme seansı ya da her düştüğünde kalktığın yolun bir amatör resim tablosu.

Bir kuşun kanadında sanırız çoğu zaman özgürlüğü oysa bilmeyiz takındığımız her maskenin altında yatan gerçektir özgürlük. Bazen insanlığımızın en saf hali bazen de içimizde uyuyan şeytanın nefesidir. Bir mücadeledir aslında dış dünyaya karşı verdiğin ya da kendi ruhunda kendine yenildiğin. Bedeli kaybetmektir ya zaman zaman; lakin kazandırdığının hacmi az ederi tondur bilmeyiz. Özgür olmak , kusurlu olmayı göze alabilmektir.

Kendine nezaketi elden bırakmadan , hata yapma hakkını cepte tutarak yeni başlangıçları kucaklayabilmek cesaretidir. Kendimize özgürlük tanımak, belki de en zor olanıdır. Çevrenin beklenti ve isteklerini bir kenara bırakıp gerçekten ne istediğimizi bulmak. Kendi haritanda yolu çizip, başkalarının sınırladığı çizgilerin dışına çıkmaktır. Her adımda kendine yaklaşmak, bir adım bir adım hafifleyerek kendi sığına yanaşmak.

İçinde bulunduğumuz dünyayı kabul ederken, kendi iç dünyamızı özgür bırakmak... Hayatın en büyük meydan okuması...

İşte gerçek özgürlük bu olabilir mi?