Yakıştır beni yalnızlığına
Dilimde çifte dövülmüş, acının kesik kristalleri
Yaz budalası bakışlarla ulaştım kışa
Sor nedendir;
bu adamın mahzunluğu bu yaşta...
İlikle kemiklerimlerimden beni kendine
Belki kaynarız, kanayan yerlerimizden birbirimize
Firkât ki ab-ı hayatı maşukun
Son bulur belki
Lavinya Dergisi 4. Sayısı
Lavinya Dergisi Melis Gülcan Kapağı İle Sizlerle! Mayıs 2022 Aylık Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi! Şimdi Dergimizi Okuyun!Lavinya Dergisi
NOKSANLAR KENTİ RADYO DİNLE
Lavinya Dergisi
Son Eklenen Yazılar
GİZLERİNLE
KULÜBENİN DÖNGÜSÜ
Arabadan dışarı çıktığımda ayaklarım bir anda çamura batıyor. İçimden “İyi ki çizmelerimi giymişim.” diye geçiriyorum. Kapıyı kapatıp tekerleri tek tek kontrol ediyorum. Tam da tahmin ettiğim gibi tekerlerin çamura saplanmış olduğunu görüyorum. Hava resm
DÜNYANIN EN GÖRKEMLİ ŞEYİ
Dünyanın en görkemli şeyi nedir? Kimi yuvarlak dağlar der, kimi büyük aşklar. Kimi de; Çin Seddi, Taç Mahal, Özgürlük Heykeli… Çok para, şato, son model araba diğeri… Bazısı materyalist değildir. Benliğini kavrayan bir anın peş
ÇOCUKLUĞUM
Kapıyı çaldı çocukluğum
İçimde bir öfke sinirliyim dünyaya
Nefes almak güç geliyor
Korku gözlerimden firar ediyor
Ne oldu bana
Ne yaptım kendime
Kaybolmuşum sanki
Karanlıklar ruhuma çöktü
Bir yakalasam sıkı sıkı sarılacağım bedenime
Gündüzlere ne oldu Allah aşkına
Işık dileniyor ellerim
Muhtacım ayd
ZAMANIN AYNASI
Bir sabah uyandığında, gözlerini dünyaya değil de aynaya açtığını fark ettin mi hiç? Yüzünde geçen yılların izi, gözlerinin köşesinde birikir; ne gülüş ne de hüzün tek başına konuşur artık. Zaman, kendi simgesini senin ruhuna kazımış, sessiz ama sarsıcı.
Elini aynaya dokundurursun, ama ayna
HÜZÜNLÜ SARI VE YOLUN ÇAĞRISINA DAİR
Yoldayım… Bulutların küme küme yığıldığı, benzi soluk göğün altında, sararmış yapraklarıyla güzü kuşanmış ağaçların arasında… Önümde kıvrıla kıvrıla uzanan yolun çağrısını duymuşum da kayıtsız kalamayıp düşmüşüm peşine… Tanıdık bir çağrı bu. Tanıdık bir yolculuk. Ama ben, gözlerini koca
LİMAN
Ellerin değdi mi rüzgâr ürperir,
Bir serinlik düşer toprağın sesine.
Yalnızlık bile seni özler bazen,
Bir gül solar adının hecesine.
Ellerin değdi mi, dünya susar,
Bir yaprak düşer kendi gölgesine.
Yanık bir keman sesi gibi gecem,
Adını söyler, titrer, durur.
Yıldızlar bile çekinir senden,
Bir
REFLECTION ROOM
İnsanoğlu kendini tanımaya başladığı günden beri dış dünyaya bakarak anlamaya çalışır. Gökyüzünde yıldızları inceler, sonra “Ben kimim?” diye sorar. Dağları deler, okyanusları aşar ama çoğu zaman benliğine bir adım atmak zor gelir. Değişir, dönüşür… Sonunda k
RÜZGÂRIN TAŞIDIĞI SESSİZLİK
Bazı sabahlar dünya, sanki kimsenin uyanmasını istemez.
Işık, perde aralığından usulca süzülür; havada belli belirsiz bir toz dans eder.
O an anlarsın — sessizlik de bir dil taşır.
Ve o dil, acele etmeyenlerin anlayacağı kadar yavaştır.
Rüzgâr, ağaçların arasından geçerken geçmişin ince kırıntı
BÜYÜRKEN KAYBOLAN PARÇALAR: KÜÇÜKKEN BÜYÜK OLAN ŞEYLER NEDEN KÜÇÜLDÜ?
Çocukken gözümüze büyük gelen şeylerin, büyüdükçe nasıl küçüldüğünü hiç fark ettiniz mi? Bir balonun ipini kaçırmamak için sokak boyunca koşarken hissettiğimiz telaş, bugün kargoyla gelen büyük bir paketin yırtılması kadar bile heyecan yaratmıyor. Zaman, yalnızca bedenimizi büyütmekle kalmıyor; haya
ŞAİRİN CİNAYETİ BÖLÜM IV.
“Sayın Hâkim, itiraf ediyorum!”
Kaldığı odanın ruhu boğan sessizliği deli ediciydi. Elleri titreyerek bıraktı kalemi. Sırtındaki terin soğukluğunu tüm bedeninde hissediyordu. Doğruldu ve kafasını kaldırdı. Duvarlar … Her yerdeydi o. Anılar bir bir d
GÖRÜNMEYEN KEMAN
4 Ocak 2007 sabahı, Washington D.C.’de kalabalık bir metro istasyonunda, gri tişörtlü bir adam kemanını çıkardı. Önüne küçük bir kutu koydu ve çalmaya başladı. Altı parça… Kırk beş dakika boyunca. İstasyondan bin doksan yedi kişi geçti. Yalnızca yedisi durdu.
Lavinya Dergisi
KISA YAZILARLavinya Dergisi
RÖPORTAJLARLavinya Dergisi
SON EKLENEN YAZI
GİZLERİNLE
Yakıştır beni yalnızlığına
Dilimde çifte dövülmüş, acının kesik kristalleri
Yaz budalası bakışlarla ulaştım kışa
Sor nedendir;
bu adamın mahzunluğu bu yaşta...
İlikle kemiklerimlerimden beni kendine
Belki kaynarız, kanayan yerlerimizden birbirimize
Firkât ki ab-ı hayatı maşukun
Son bulur belki bu sonsuz uykusuzluğum...
Arındır beni yaşamın kirlerinden
Kaybet beni, kendimin parmak izlerimden
Sil, gölgemi geçtiğim tüm iklimlerden
Belki bahara kavuşuruz seninle
kışın özünden, doğumun rahminden...
Kayıp künyem, gönyem şaşı, kı .........
