Lavinya Dergisi

GERÇEĞİ GÖREMEMEK
Pelin ŞEHİDOĞLU

Sözcükler bir kaç hece lakin bilmezler ki bizim evrenimizde binbir gece.

Hayatta insanı en çok ne acıtır, biliyor musun?
Belki de en derin acı, herkesin apaçık gördüğünü görememekten gelir.
Avuçlarının arasında, masanın tam ortasında, gözlerinin tam odak noktasında durur o gerçek.
O kadar büyük, o kadar haşmetlidir ki yok saymak imkansız gibidir.
Ama biz bazen ona bakmamak için elimizden geleni yaparız.
Görmezden gelmenin güvenli karanlığına sığınırız.
Sonra bir gün…
O gerçek ansızın yüzümüze çarptığında, sersemlemiş bir gülümsemeyle fısıldarız:
“Bunu nasıl göremedim?” ve o anda, yalnızca gerçeğin değil, kendimize duyduğumuz kırgınlığın da ağırlığını hissederiz.
Hayat, insanın yüzüne ansızın çarpan farkındalıklarla dolu bir yolculuktur.
Sessiz ve nazik bir öğretmen değildir hayat; bazı dersleri canımızı yakarak, kalbimizi sıkarak verir.
En büyük dersler işte bu farkındalık anlarında gizlidir.
Ama bazen...
Belki de hiç öğrenemeyiz. Çünkü insan, kendine anlattığı hikâyeye fazlasıyla inanır.
Olmak istediği hayatla yaşadığı hayat arasındaki uçurumu hayallerle doldurur.
O hayallerden köprüler kurar, karşıya geçeceğini sanır. Sonra bir gün, farkındalık gelir.
O köprü bir anda yıkılır, altımızdaki boşluk büyür.
Ve işte o anda, insan neye daha çok üzülür bilemez:
Gerçeğin ağırlığına mı, yoksa hayallerin kayboluşuna mı?
İnsan, fark etmek için mutlaka acıya mı ihtiyaç duyar?
Belki de evet... Çünkü acı, hayatın en sert ama en etkili öğretmenidir.
İnsan, ancak canı yandığında gerçekten düşünmeye başlar.
Acı, dev bir dalga gibi gelir; seni içine çeker ve suyun en karanlık diplerine götürür. O derinlikte, kendinle baş başa kalırsın. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, kim olduğunu ve kim olmak istediğini sorgularsın.
Acı seni dibe çekerken, yüzeyde beliren pişmanlıkların yankısını duyarsın.
Her gözyaşı, her iç çekiş, seni gerçeğe biraz daha yaklaştırır.
Öyleyse şu soruyu sorabiliriz: İnsan, fark etmek için illa büyük bir bedel ödemek zorunda mı, yoksa hayatın küçük dokunuşlarına karşı daha duyarlı olarak bu bedelden kaçınabilir mi? Belki de en büyük farkındalık, bedel ödemekten değil, hayatın bize sunduğu her şeye dikkatle bakmaktan gelir.
Ve Sonunda…


İnsan, hayatın yüzüne çarptığı gerçeklerden kaçabilir, görmemek için kendine hikayeler yazabilir. Ama kaçış uzun sürmez. Bir gün o gerçek, tüm ağırlığıyla karşına dikilir ve seninle yüzleşir. İşte o an, anlamaya başlarsın:


Hayatın gerçek yüzü, kendi yüzünden başka bir şey değildir.