Lavinya Dergisi

ALMULA MERTER CHURM LAVİNYA YA KONUŞTU

1) Öncelikle Almula Merter Churm kimdir?
Kendinizi 3 kelime ile özetlemenizi istesek bu kelimeler hangileri olurdu?Her zaman rüyalarının ve hayallerinin peşinden giden, kolay kolay vazgeçmeyen,inatçı biriyim.                                                                                                                                                                                   


2) Zaaflarınız nelerdir ? Hayır diyemeyeceğiniz şeyler var mı?
Olmaz mı? Elbette var. Ama ben o zaaflarımı bilir ve hiç bir şekilde hayatımın içine sokmam. Mesela kaybetmeye tahammül edemem, çocukken tavla oynarken yanlışlıkla yenileyim, hemen kavga çıkarır mısım. O yüzden bu tarzda oyunlar oynamam mesela. Çukulata aklımı başımdan alan bir şey. Evde tutmamaya çalışıyorum. Bir de kalbim ve dilim bir ve mümkün değil tutamıyorum. Son söylemem gereken şeyi baştan söyleyip kesip atıyorum. O yüzden de dokuz köyden kovulduğum doğrudur.
3) Eserlerinizi ortaya çıkarırken kimlerden ilham aldınız? Bir idolünüz var mı ?
Aklıma gelenleri,kalbimden geçenleri yazarım hep. Bilgisayar başına oturunca sözcükler dökülüverir. Meslek anlamında babam Ferdi Merter tek idolümdür. Yaşam üzerine ise annem ve babam. Bir de kendim...
4) Çok yönlü bir insansınız bu kadar güzel şeyin arasına dünyanın en güzel şeyi olan anneliği alırken zorlandınız mı?
Evet pek çok şeyi birlikte yapıyorum. Ama en zor olanı anne olabilmek. Bir o kadar da muhteşem bir şey. Bu dileğime biraz geç kavuştum ama demekki zamanım buymuş. Elbette zorlandığım şeyler oluyor. O durumlarda annem bana nasıl davranırdı acaba diye soruyorum kendime. Herz zaman bize son derece anlayışlı, adaletli oldular. Çocuk yetiştirme ve annelik konusunda idolüm.
5) Her şeyden bıkıp artık yeter dediğinizde kendinizi nasıl motive ediyorsunuz ?
Kolay kolay artık yeter demem. Ama bazen zorlandığım bunaldığım anlar olur. O durumlarda kameramı alıp sokağa atıyorum kendimi, bol bol fotoğraf çekiyorum, ruhuma çok iyi geliyor.
6) 2 çocuk evlatlık edinmişsiniz. Buna nasıl karar verdiniz sonrasında neler yaşadınız?
Harika ama zor bir yolculuktu. Çocuklarımın evlat edinme işlemleri başladığı gün, babam kalçasını kırdı ve felç geçirdi. Çocuklarım tama anlamıyla bizim olduğu gün babamı kaybettim. Hayat çok istediğim bir şeyi bana verirken, onsuz nasıl yaşarım, benim can damarım dediğim en sevdiğimi benden aldı. Herşey dokuz ay on günde oldu. Haftanın üç günü doğum sancısı çekerken, üç gün babamı hayata döndürmeye çalıştım. MonaLisa tablosunu düşünün, yüzümün yarısı gülümserken yüzümün diğer yarısı ağlıyordu. Aynı zamanda sosyal görevlilerle beraber yaşadım nerdeyse. Çok acımasızlar, çok net kuralları var. Ve maalesef bizim kadar duygusal değiller. Hayata çok sert bakıyorlar. Çoğu zaman Türkiye'ye habersiz gelip gittim. Uzun eğitimler, on-oniki kişilik jüri karşısında çapraz sorular, kızımdaki travmalar derken onlara kavuştum ve aynı anda babam melek oldu.
7) Çocuklarınızla nasıl buluştunuz?
Biz evlat edinmek üzere başvuru yaptıktan sonra bir yıla yakın haber bekledik. Bu arada eğitimler verildi, özellikle benim hakkımda çok araştırmalar yapıldı. Ve bir çocuk beklerken iki kardeş haberi geldi. Üstelik bir tanesi bebek. Sabaha kadar uyumadım, 51 yasındayım, acaba onlara yetebilir miyim diye. Evet devam ediyoruz dedikten sonra yavaş yavaş bilgiler geldi. Ve karşılaşma günü verildi. O ilk karşılaşmada kalbim duracak sandım. Kapıdan girdiğimiz anda kızım Anne dedi ve sarıldı.
8) Eğer kendi yumurtanla çocuk yapma imkânın olsaydı, tercih eder miydin?
Bu çok zor bir cevap. Evet çok istedim ama olmadı. Şimdi mükemmel iki çocuğa sahibim. Ve belki benim yumurtamdan olsa bu kadar benzemezlerdi.
9) Kitaplarınızdan hangisini yazarken diğerlerinden farklı hissettiniz ? Hangisinde zorlandınız?
Dokuz Ay On Gün en zor olandı. Çünkü tamamen gerçekti. Yazıya dökerken her ani tekrar yaşıyorsun. O yüzden çok ağladım, çok güldüm, çok acı çektim, çok mutlu oldum. Çok isyan ettim, çok teşekkür ettim. Böyle karmakarışıktım işte.
10) Kitaplarınız sizin insanlarla konuşma şekliniz mi ?
Evet. Yazarken okuyucum hep karşımdaymış onlarla sohbet ediyormuşum gibi düşünüyorum.
11) Hayatının bu döneminde ki Almula nasıl bir kadın?
Anne olmak çok özel bir şey. Evlenene kadar kendim ve ailem üstüne kuruluydu herşey. Sonra Robert oldu, iki kişilik düşünmeye başladım kendimi. Şimdi iki melek var hayatımızda. Sabretmeyi öğrendim. Duygularımı göstermeyi, daha çok sarılmayı, aşkı. Annemi, babamı çok daha iyi anladım,Çok yoğun çalışıyorum, ama kocamla çok güzel bir denge kurduk. Haftayı bölüştük. Ayrıca benim başından beri söylediğim bir şey vardı. Çocuklar bizim hayatımız olmadı, çocukları hayatımızın içine kattık. Eğer hayatı paylaşmayı biliyorsan hayatta seni paylaşıyor ve herşey yürüyor. O zamanda bakıcılara falan ihtiyacın kalmıyor, dengeyi sağlamak çok önemli.
12) İnsanlara vermek istediğiniz mesaj nedir ?
Kendimi hep cesur bulmuşumdur. Çok hayallerim oldu hayatımda ve hep bu hayallerimin peşinden gittim. İnanıyorsam kimse beni tutamaz, dağları delerim. Çünkü onlara kavuşmak istiyorsam cesur olmalıyım. Korkaklar hep korkarak yaşar, ve sonra ellerinde kocaman sıfırlar görürler.
13) Sizden ilham alanlara neler söylemek istersiniz?
Kalben doğum olabileceğini, bir şey olmuyorsa mutlak nedeni olduğunu, benim gibi başkalarının da seçilmiş anneler olabileceğini anlatmak istedim. Hayallerinizi terketmeyin demek istedim.
14) Dünyaya tekrar gelseydiniz yine bulunduğunuz konumda mı olmak isterdiniz?
Ben yaşadığım ve yaptığım herşeyin sonuna kadar arkasındayım. O yüzden bulunduğum yer ve zamandan mutluyum. Ve tekrar başa dönseydim yine aynı şeyleri yapardım.
15) Sizce insanlar sizi ne derece anlıyorlar?
Anlayanlara dünyama hoşgeldiniz diyorum, anlamayana teşekkür edip yolunuz açık olsun diyorum.
16) Günümüz yazarları ve kitapları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bana göre her yazılan şey çok değerli, gerçekten zaman harcanip yazılıyorsa. Birde yabancı kitapları kendi eseriymiş gibi ufak değişiklerle yazan ve bunları yayınlayanlar var. Onlara saygı duymuyorum, ama yolları açık olsun, elbet gerçek ortaya çıkar diyorum.
17) Son olarak Lavinya okurlarınıza ve sevenlerinize ne söylemek istersiniz?
Onlarla tanıştığım için çok mutluyum. Ne zaman yazmak isterlerse bir klavye kadar uzaklarındayım.