Lavinya Dergisi
DERİNLERDEDerinlerde; kayboluyoruz, adını koyamıyoruz, ne olduğunu tarif bile edemiyoruz çoğu zaman. Her insanın kendince bir derinliği vardır. Dalıp gittiği kendini bir türlü o derinliğinin sessizliğinden çıkartamadığı günler oluyor sizin hiç oldu mu? Bizler hangi mevsimin hüznünü taşıyorduk, hangi takvim yaprağında kalmıştık? Sessizce derinliğin yarattığı bu yolda yürüyorduk aklımızda binlerce soru ile. Hangi yıldıza bırakıyorduk en güzel dileğimizi, derinliğimizi hangi renge benzetiyorduk? Kiminin tek renkti kiminin ise birkaç renkten ibaretti. Hangi geceye emanet ediyorduk yüreğimizdekileri? İnsan ne çok şey taşırmış meğer kendi derinliğinde. Kimselere sezdirmeden, kimselere bahsetmeden ve derinliğin yarattığı bu yolda küçük adımlarla geçerek bir bahar dalı gibi açıyordu, insan. Aslında insan her bir derinliğinde yeniden doğmayı, yeniden keşfetmeyi öğreniyordu. İnsan uçsuz ve bucaksızdır, insanın hayal dünyasına kimse sınır koyamaz. Hayal dünyamız ne kadar genişse derinliğimiz bir o kadar artıyordu. İnsanın derinliğini aynı zamanda gökyüzüne benzetiyorum. Her birimizin yüreği gökyüzü gibi kocaman ve göğsümüzde barındırdığımız kuşlar var. Benim yüreğimde barındırdığım kuşun ismi “umut”. Haydi şimdi sizde kendi derinliğinizde göğsünüzde barındırdığınız kuşa bir isim verin ne dersiniz? O kuşa ve kendinize sıkıca sarılın, her şeye iyi gelecektir.