Lavinya Dergisi
T'UZAK“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
İki kişilik bir masa(l)dayım, karşımda anlatılamayacak bir boşluk… Devler yok, cüceler yok… Yalnızlığımı bölüp ortadan ikiye, misafir ediyorum kendimi kendime… Her an patlayacakmış korkusuyla hafızamın mayınlı tarlasından geçerken parmak ucunda yürüyorum. O sırada rüzgârın taşıdığı bir fısıltı uzanıyor kulağıma. Geçmiş değil, gelecek değil… Venüs’ün sesi o, nerede duysam tanırım. Dilden dile dolaşan tüm masalları, şüpheyle çatlayan ama inanca sarınan tüm efsaneleri ve adları bile bilinmeyen uzak diyarlarda gelmiş geçmiş tüm hayatları aşarak, kabaran bir denizin hercailiğinde göz göre göre kıyılarıma vurarak kumdan kalelerimi bir hamlede yıkıp geçiyor. Savunmasız kalıyorum, dirençsiz belki de… Bir yenilginin içinden zaferle taçlanacak bir yola doğru yürümek için b’öldüğüm yerden, kendimi kendimle topluyorum. Yeniden… Yeniden… Ve yeniden… Ellerimde çocuk heyecanı, parmak uçlarımdan dökülüyor ömrümün kum saati… Altüst olan her şey yeniden başlamış… Yetişkin hüznü akmayan bir yaş gibi dursa da göz ucumda, zamanın büyütemediği o bebek, gözlerimde gülümser hâlâ… “Aşk, çokla hep arasında bir tuzak… Bazı kalplere çok uzak, bazı kalplerdeyse hep tutsak…” Not: All ends with beginnings… https://www.youtube.com/watch?v=z_7MGy6SaMM