Kentlere, evlere ve sizlere Yağmurun kızıllığı düşsün varsayalım Düşünceler yenildikçe İnsan yarına hep aç kalıyor Çirkinlik çıkılmış binalara kat kat Gerisi kaçak sevişme sonrası pişmanlık Yüzümde falçata çiziği öpülmek yerine Alnıma şimdi rast geldim Acısı vaftiz edilen çiçekten dökülmüş gibi Derime sığmıyor buz Sakağımda ateş, suyun küçük ağzı Sarı dişleri ele veriyor camları Kediler, sokaklar, sislerden geçiyorum Mor bahardan söküldüm dikiş dikiş Vaat edilmemiş tarihin Tüm topraklarına Veda ediyorum; uslu, sakin Evler içlerini deniyor Yutkundum Gün, yolların açamadığı bir kapı.