Lavinya Dergisi
AYRAÇTutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.
Sarmal bulutlar gibi dağılıyor esrarengiz düşünceler zihnimin kargaşasından. Tam olarak demlenmese de gecenin üçünde, içilir kelimeler türüyor yavaş yavaş. Yastık taş, yorgan arkadaş böyle zamanlarda. Kaderim ve çıkmazları ikilemeler gibi bağlı birbirine. Peş peşe ve sıkı sıkıya. Derin dikişler atılıyor düşüncelerime. İzi kalıyor yaralarımın. Tutumsuzum acı çekmede, tutkusuzum yeni bir aşka. Kulaklarım sağır yeni aşk bestelerini dinlemeye ve gözlerim yeni gözlerin esaretine kör. Düşüncelerim kadar kalabalık ve bedenim kadar yalnız bir kıyamet kopuyor beynimin kıvrımlarında. Ayrılık üç hece. Çinlilerin dahi akıl edemediği bu işkence senin eserin. Yazılmış anıların satır aralarında ararken kendimden parçacıklar, bomboş sayfalar beliriyor gözüme. Siyah, simsiyah sayfalar... Ellerime uğramamış yabancı ter bezleri. Bedenim dokunulmamış bir antika misali camekanları tozlu raflarında uğrağı olmayan açılışını bekliyor gibi heyecan ve umutsuzluk yokuşlarında. Sahi kaç asır bekledim? Kaç yağmur tanesi düştü bu zaman aralığında toprağa? Sorular soru içinde depresyon nöbetleri geçirirken, kalbim vahşi aslanların kafes mücadelesini veriyor. Güneş gamlı, yağmur tuzlu, bulutların çizdiği resimler ayrılığı anlatıyor. Kitapların altını çizmeye üşeniyorum artık. Her ayrılık benden bir parça ve kavuşmalardan öğreneceğim çok şey var. Kitap ayracı kullanmıyorum artık. Ayırmaya gönlüm razı gelmiyor iki yakaya. Kitapları dahi...