Lavinya Dergisi

SAYFALARDA BEN
İlke Aslı ERDOĞAN

Durupta bakmalı akıp giden zamanda, yaşamdaki ufak detaylara...

Kafamın içinde tonlarca söylenecek söz birikmişte ben susmuşum. Söylesem kim anlayacak diye bir sitem edip en yakın dostuma anlatmışım tüm olanları. İçim… En yakın dostum yine benim. Bana beni anlatan yine anlıyorum ki benim. Kendimi en çok dinleyen de benim. İnsanın kendisini dinlemesi için ya duvara anlatması lazım ya da kağıt kalem alıp yazması. Ben de en mantıklı olanı seçtim, kağıt kalem alıp masaya geçtim… Anlattım durdum kendimi kendime. Çok küçük yaştan beri dostum oldu kağıt kalem. Biliyordum çünkü insanların dinlemekle arası yok. Anlatmak istiyor ama anlatmak için dinlemiyor bile kimse kimseyi. En saçma fikirlerin bile değerli oluyor sayfalarda, yazabilmek değil de tam olarak beni bana anlatabilmekte aslında. Anlattıkça geçmişle gelecek bağlantı kurdu sayfalarımda; büyüdüm, değiştim, geliştim. Bu süreci benden sonra yine en çok ben gözlemledim. Sayfalarıma yazdıklarımda benden bir sürü parça keşfettim. Eksikleri tam ettim, fazlaları eksilttim. Hataları düzeltip güzelleri taktir ettim. Ben aslında sayfalarımda yazanlarda değiştim. Yazmaya neden başladığımı fark etmesem de sonrasında çok şey fark ettirdiğine eminim. Hatırlayamam dediğim her şeyi kaydettim. Güzellikleri tekrarlayıp kötülükleri yad ettim. Gelişip değişirken sayfalarıma bakıp da kendimi fark ettim. En güzeli de yazarken kendimi keşfettim. Hayat serüvenimi sayfalara kaydederken, yaşadığımı hissettim. O sayfalara aslında kendimi söyledim.