Lavinya Dergisi
İNSANBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Kışı bitiren neydi? Ilık bir nisan sabahı mı yoksa kalbe karşı samimi bir tebessüm mü? Yaprakları sarartıp, ayazı getiren neydi? Güneşin ısısını kaybetmesi mi yoksa menfaate dönmüş ilişkiler mi? İnsan azizim, insan her anı için duyguyla yaşar. Kalbe yüklü duygularla yaşamayı öğrendiğimden beri bir günüm bir günümü tutmaz oldu. Hayat bu kadar zorken insanların birbirlerine olan kini ve kıskançlığı hayatın ekmeğine yağ sürer nitelikte. Neden bu kadar zor samimi bir tebessüm azizim? Yahut neden bu kadar kolay artık ikiyüzlülük? Sevmenin de suyunu çıkarmış insanoğlu, dostluğun da, arkadaşlığın da... Dünya denen bu çukurda birkaç değerli şey için çırpınan insanlar doğası gereği sevmek sevilmek istiyor. Söyle o zaman azizim, sevmek ne kadar yanmaktır? Sevilmek ise ne kadar yakmak? Üç kelebeğin hikayesi vardır ezelden beri süregelen, bilenler bilir, aşkı ne gören, ne de dokunan bilir, aşkı ancak yanan bilir. Dünya çürük bir ağaç, sırt yaslanılmayacağını her defasında sen yaslandığında seni yere sererek gösterir. O halde dost niye var azizim? Dost, sırtını yaslayacağın bir dağ. Senin dağına sırtını yaslayacak bir dost. Gerçek duyguları yaşamaktan niye bu kadar uzaklaştık azizim? Gerçekten sevmek, gerçekten üzülmek, gerçekten inanmak, gerçekten, gerçekten... İnsan her duygusunu gerçekten yaşayamadıktan sonra yaşamış mı olur azizim? İnsan bu ağlayacak ki güldüğünün kıymetini bilsin. Acı çekecek ki huzuru arasın. Menfaat için satılan dostluk, yalan için ihanet edilen aşklar çoğalırsa dünyadan ne farkımız kalır insan olarak? İnsan duygu yüklü bir varlık azizim. Üzülmeye de muhtaç, gülmeye de. Huzura da aç, acı çekmeye de. Kim ne derse desin her şeyden biraz olmadıkça insan, insan olmuyor azizim. Her şeyden biraz olacak ki insan, dünyayı anlasın. Anlasın ki samimiyetle, samimi niyetle kucaklasın insan insanı. Yoksa kışı da yapan biziz bize baharı da...