Lavinya Dergisi
YAŞAMAK BİR KALP İLE KALBE RAĞMENSen! Karanlığa katre katre duvarlar ören. Aynaların kırık parçalarından dökülen suretinle, Hıçkırıklı ağlamalarının, yorulmayan hırçınlığıyla, Çarelerinin, yoluna koyulmayan çaresizliğiyle harman olan. Sen! Avcunu sıkmaktan nasır tutan sessizliğinle, Beklemekten taş misali yüreği yosun saran. Kuruturken kır çiçeklerini, sararan yaprakları arasında zamanın; Yaşamın ne kadar çizgi çekti geleceğin gözlerine? Olgunlaştın mı yol üzerindeki bitki örtüsü değiştikçe? Kök bulabildin mi göçüşünü sarıp sarmalayacak? Sen! Çürümüş bedeninde yılan yavruları besleyen ana... Boğuluyorken ölüm korkusuyla, savaşmadın mı onunla? Doğanın aydınlık taraflarına aldanıp umut mu yeşerttin? Daha nefesi kesilmeden, dipsiz uçurumlara salıncak kuran cesur savaşçı… Hangi git gelin eserisin? Sen! Göçebe kuşların mırıltısında şakıyan isimlerin hangisisin? Kabuk değiştirdikçe bedenini yağmalayan ateş, Ürkütmeden irin akan yaralarının tazeliğini, Var oluşunun en saf haliyle, beyazlara bürünebilecek misin? Buğulansa da yolun, silip her daim kendine bakan kalbinde, Dosdoğru hedefi kestirebilecek misin? Kırılsa da aynası yansımanın, kalbinden kendine bakabilecek misin?