Lavinya Dergisi
YAŞAMAK BOĞAZIMDATutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.
Asılı duruyor yelkovan duvarda Çarmıha gerilmiş akrep Zaman şen şakrak ağlıyor huzurda Nikahsız sevinçler çatık kaşlarında Kaç huzur doğdu? Kaç merhamet öldü? Yılgın ruhumun havuzunda Kaç sevinç boğuldu? Yutkunamadığım boğazımda... Bir ışık doğuyor batıdan Güneş karanlığı yutuyor bir sabah Kıyameti müjdeliyor ağlayan çocuklar Saydam, mavi,kekre bir sabah Gecelerin kafesinden kurtuluyor günah Kazanılmış tüm yenilgiler kararlarında Kader yolculuğunun sarı sayfalarında gizli Yarım ekmek, bir bardak su Ziyafet helal sofralarında, Lokma lokma diziliyor boğazımda... Yağ kara bulut, yeryüzünden gökyüzüne Al damlalarını , kaldır yerçekimini Göğü göğsüme sığdır, Göğsümü açma, kapat! İki ayaklı şeytanların yüzüne Sır gibi sakla, sus gibi akla, pus gibi, Kelime kelime yasakla haramilere Durdur ve boğ! Son nefesimde hepsini boğazımda... Kurtar beni her gün ölümden, ölüm! Ruhum bedenim kördüğüm Zihnim mahzen mahzen labirent Kördüğüm bilmeceler, tülbent tülbent Araf yokuşlar, sınırsız parçalar birleşiyor Çıkar beni bu sonsuz yok oluştan Öldür beni ölüm! Her gün ölümden Sık beni can boğazımdan! Sık beni!can boğazımda...