Lavinya Dergisi

ZAMAN VE İNSAN
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Şehirde dalga dalga sağır hengame Hayat içinde boğulanlara ezanlar nağme Yetiştiğimiz her yere geç kalmışlıkla Zehir zemberek, bir aldanmışlıkla Çalakalem yazgımız, siyah mürekkep Huzuru sırtımıza yük, hayata merkep Her erken, geç saatler fasıl eşliğinde Gökyüzü dar, ana rahmi genişliğinde Bir zaman ki akşamı bir kaç asır İçimin kuyularına düşmüş mirastır Minareler ki toprağa gömülmüş ses Hakkı arayana içinde binbir nefes Ne namazdır insanı insan yapan, ne oruç Dinini sermaye yapmış ibadetzadelerde suç Sen konuş ki susmak kıymete binsin Sen sus ki, konuştuklarım içime sinsin Her zahmeti bin rahmet, zamanın özü Şu yaşadığın ay ki, bir yılın özlü sözü Kalk avuçlarım göğe, senin şifan ordadır Aradığım huzur açılan avuçlarımdadır Ne öyleyim, ne böyle, bukalemun kişilik Bu yazılan dizeler, Hakla aramda iki kişilik Veremedik hakkını, beyhude taşıdık ismini ey Yâr Sana benzemek için ruhuma çekmeli ayar Bir ay ki rahmet rahmet, içinde bin yıl saklanır O günü bulan, kara günahlarından aklanır Kulağım âma, ruhum seyyah, gözüm sağır Kalıbım pas kir, içim yanıyor ağır ağır Bu sözler özüme, bir öğüt alır mı sanmam Bir ömür konuştum, bir ömür daha usanmam...