Lavinya Dergisi
BİR DAHA SEVMEM...Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Giden yalnızca sevdiği olmuyor bazen insanın. Giden geçmişi oluyor, şimdisi oluyor, geleceği oluyor. Giden eli kolu oluyor, ayağı gözü kulağı oluyor. Giden çok şey oluyor da insan azıcık bir şeyle, kalan ömründe yetinmeye çalışıyor. Radyoda denk geldiği bir şarkıyla dalıp gitmeleri boşa değil gözlerinin. Bulutlarla dertleşmesi boş değil yahut yağmurda ıslanması. Giden insanın kendisi oluyor. Yaşanmışlıkları yakıp yaşanacakları da çöpe atıp gitmek, gitmek buysa şayet kalmak bir mahkumiyetten başka bir şey değildir. Zaten aşkın çukurunda debelendikçe insan, kendi çukurunu da daha derine kazıyor. Giden gidiyor, kalan mahkum. Giderken kokusunu götüren kalana bir avuç toprak bırakıyor. Yağmur kokulu toprak değil, çölde kalmış toz toprağı. Debelendikçe tozan, debelendikçe körleştiren. Giderken ellerini götüren kalana bir el bırakıyor. Avuç içlerine gül bırakacağım ümidiyle diken bırakılan bir el. Giderken kalbini götüren kalana bir boşluk bırakıyor, o boşlukta savruldukça sessizliğe savruldukça karanlığa, savruldukça umutsuzluk çukuruna düşürüyor. Giderken ardına bakmayan kalana birkaç mektup bırakıyor. Mektup dediğin öyle satır satır, sayfa sayfa değil, birkaç sözden ibaret bir not. Ömrünün belirli bir zamanını o mektubu açamamakla geçiriyor insan, belirli bir zamanını okuyup da idrak edememekle. İnsan nihayetinde istemediği şeyleri zor anlıyor. Kalan gidene kal demeyi kalbinden bin defa geçirmiş olsa da aklının uçurumunda sessiz kalıyor cümleler, sesler, frekanslar. Giden kal demeyi bekleyip gitmişse yazık, kalan gidene kal dememişse yazık. Geçmiş geleceğin habercisi değil böyle böyle celladı oluyor. Geçmiş insanı bir gölge gibi takip edip en karar alıcı anında travmatik bir sancıyla yıkıyor. Her şeyden geriye kalan o mektuba, kalan da bir şeyler karalıyor. Şiir desen şiire ayıp, masal desen yarım, hikaye desen başrolsüz. Üç noktanın önüne bütün geçmişi yakıp bütün geleceği karanlığa gömen o cümle yazılıyor. İster mürekkeple yazılsın, istersen kömür karasıyla. Geride kalan kalp kanıyla "Bir Daha Sevmem" yazıyor...