Lavinya Dergisi

THE BOLD TYPE
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Size son günlerde izlemeye başladığım bir diziden bahsetmek istiyorum. Şu anda dizinin 6. bölümündeyim ama şimdiden diziye bayıldım. Diziyi izlemeye başlayalı henüz üç dört gün oldu fakat bu dizi daha şimdiden iki tane yazımı yazmamda esin kaynağı oldu ve bu diziyi izlemeye devam ettikçe daha kaç tane yazı yazarım bilmiyorum. İlk olarak dizi güçlü, akıllı ve cesur kadınları konu alıyor. Bu zaten ilk başta ilham ve umut verici. Dizi, bir kadın dergisinde çalışan yakın arkadaş olan üç genç kadının hem özel hem de iş hayatı üzerine kurulu. Hepsi hem görünüş hem de kişilik olarak birbirinden farklı karakterler ama iyi anlaşan bir grup. Dizide birbirleriyle olan ilişkileri, iş ilişkileri ve özel hayattaki ilişkileri güzel bir şekilde harmanlanmış. İnişler çıkışlar, sürprizler, geçmiş hayatlar, hepsi güzel bir şekilde işleniyor. Beni en çok etkileyen kısımlardan biri ise işlenen konuların çok sağlam oluşu. Dizi adı gibi çok cesur bir dizi. Toplumda tabu olmuş konuları ve ciddi sorunları (cinsel hayat, cinsel yönelim, toplum baskısı, ayrımcılık, taciz) çok iyi bir şekilde işliyor. Ve bunu yaparken de bu üç kadının cesur halleri ve tavırları insana umut veriyor. Şeytan Marka Giyer filmi dışında pek kadın dergisi dizisi ya da filmi izlemedim. Şeytan Mark Giyer filminde Maryl Streep tarafından canlandırılan derginin başındaki Miranda karakteriyle bu dizideki derginin editörü olan Jacqueline çok farklı iki karakter. Miranda herkesi ezen, etrafına duvaralar ören, egosu çok şişkin olan mutsuz bir kadın iken Jacqueline ise bunun tam tersi bir kişlik sergiliyor. Güçlü, ilham veren, cesur, kendine güvenli ve istediğini koparan bir kadın. Miranda’nın aksine çalışanlarını ezmek yerine, onları sarıp sarmalıyor. Onlara hata yapsalar da destek oluyor ve onlara kol kanat geriyor. Onları zaman zaman zorluyor ama aslında onların kendilerini geliştirmeleri için ortam hazırlıyor ve onları bir şekilde hafifçe arkadan itiveriyor. Tavrı, tatlı sert ama asla ego yarışına girmiyor çünkü gerek duymuyor. Mesela bu genç kadınlardan biri Jacquline’e herkesin içinde bağırdı çünkü onu bir konuda zorlamıştı. Ona “Sen bizim özel hayatımızı biliyorsun ve bunu bile bile bizi zorlamaya devam ediyorsun. Biz de sana patronumuz olduğun için hayır diyemiyoruz. Bir de senin hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bu haksızlık” dedi. Dizideki Miranda olsaydı onu o an kovmuştu ama Jacqueline onu ofisten sakinleşmesi adına uzaklaştırıp akşamına evine davet etti, kendini tanıtmak ve ailesiyle tanıştırmak için. Jacqueline, bu dizideki kadın dayanışmasının en güzel örneği bence. Onların patronu ama patronluk taslayıp egosunu tatmin edebilecekken onlara bir nevi annelik yapıyor ve bu benim çok hoşuma gitti. “Kadın kadının kurdudur.” söylemini çürütecek harika örneklerle dolu dizi. Bu arada dizideki kıyafetler de harika. Bu üç genç kadının vücut tipleri birbirlerinden gayet farklı ama hepsi de vücut tipine ve karakterlerine uygun giydiriliyor. Jacqueline ise her zaman çok şık ve tarz. Bunun gibi bir diziyi bizim ülkemizde şu zamanda çekemeyecek durumda olmamız beni üzse de en azından Amerikan yapımı bu diziyi izlemek umutlarımı yeşertiyor ve bana kendimi iyi hissettiyor. Kadınların güçlü ve cesur olabilecekleri gerçeğini hatırlatıyor bana. Siz de benim gibi hissetmek isterseniz lütfen bu diziyi izleyin ve bu dizinin size ilham vermesine ve sizi güçlü hissettirmesine izin verin.