Lavinya Dergisi

TAŞ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Tüm zarafetimi bir kenara bırakıyorum. Hava soğukmuş, gözlerim çukurmuş, keyfim kaçıkmış, kime ne? Duvarlara mı kulaklarımı kapatsam, insanlara mı seçemiyorum. Saçma sapan eşyalarla valizimi doldurarak bir trene atlamak istiyorum. Bilinmeyen o yere gitmekle kendimi mükellef tutuyorum. Ya da donup kalayım olduğum yerde, işte yüz üstü yatıyorum. Olmazsa, en pahalı yapıştırıcı ile yapıştırayım bedenimi, odamın rüzgâr geçiren penceresine diyorum! Tüm merhametimi bir kenara bırakıyorum. İyilik eden, iyilik bulurmuş. Benim huyum buymuş. Banane! Yaptıklarımı mı, yapacaklarımı mı silsem? seçemiyorum. Beynimi kapatmak istiyorum söylenenlere. Tefeci değilim, karşılık beklemedim hiç emeklerime. Sadece ve çokça kızıyorum ben kendime. Dönüp dolaşıp aynı görüngede, sevip sarmaladıklarım da böyleyse! Tren fikrinden vazgeçip okyanuslar aşmak oluyor asli düşüncem. Dolu zihnim ama valizimdeki saçma sapan eşyalarda hala hem fikrim! Tüm asaletimi bir kenara bırakıyorum. Kaliteli davranışmış, herkes yakışanı yaparmış. Sana ne? Her yaşımda ışık saçtım da etrafımdakilere. Karanlığa mı gömülsem, güneş yanığımı olsam? Tüh seçemiyorum. Soluksuz koşturduysa da her isteyene tabanlarım. İncindi, kırıldı kopmaz sandığım gönül bağım. Plastik ördeğimi de koyduğum valizim. Ah kalabalıklarım! Her birinizi ötelemek istiyorum karşımdaki boş araziye. Rüzgârda savrulun, sıcakta kavrulun öylece. Belki içim soğur böylece! Söylenip duruyorum. Fazlasıyla doluyum. "Bin iyilik edermiş insan unutulurmuş da bir taş atarmış unutulmazmış." sözünü özümsüyorum. Zarafetimi de merhametimi de asaletimi de kendime göstermek şartıyla geri alıyorum. İçimde hüsran, dilimde isyan, kulağımda küpe ettiğim nasihat, tren ya da okyanus rotasız yürüyorum! Bir müddet yokum! Sol elim boş, onunla renk renk, irili ufaklı, epey kıymetli yeni taşlar topluyorum!