Lavinya Dergisi
SEVGİLİ GÜNLÜK...Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Sevgili günlük, bugün sana yirmi dört saatlik bir hikayeden bahsedeceğim. Süresini ve şeklini benim belirlemediğim her hikaye korkutmuştur beni biraz. İlk defa bu hikayede korkmuyorum. Biraz tebessüm var bu hikayede, biraz denize benzeyen bir çift göz. Biraz ok gibi fırlayan kaşlar, biraz da soğuktan kızarmış elma yanaklar. Kırmızı küçük bir burundan alınan oksijen gibi temiz bakışlar... Haa unutmadan bir de dudaklarının kıvrımıyla, çenesinde benin ahenk ile dansı... Çevirip çevirip başa sardığım hikayelerim olmamıştır benim hiç. Ya hep özlemle geriye baktığım yahut umutla gelecekten beklediğim hikayelere sahibim ömrümde. Yine ilk defa dakika başı çevirip izlediğim bu hikayenin yirmi dört saat sonra bitecek olmasını bilmek beni ziyadesiyle üzgün bırakmış ama bir yandan da yirmi dört saatimin olmasını bilmek bana şanslı olduğumu hissettiriyordu. Ben bu hikayede herkesten habersiz mutluydum ve yine yalnız başıma gelen en güzel duyguyu yaşıyordum. Sevgili günlük, bir gün sadece benim dudaklarımdan değil de bu hikayenin başrolünün dudaklarında dile gelmen dileğiyle. Şimdilik hoşça ve yine hikayelere özlemle kal...