Lavinya Dergisi
NEREYE GİDERSEN GİT...Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Gitmek bir marifet değil mecburiyettir aslında. Nereye gidersen git, asla başını mutlu olduğun yere çevirmezsin. Gururun hep içinde bir ukde bırakır ve sen o gururunla isteksiz, beklentisiz yaşamaya alışırsın. Evlerden kahkaha sesi duysan ailen sanır, sokakta mutlu bir çift görsen sen sanırsın. Nereye gidersen git, mutsuz olduğun yere bakarsın. Mutluluk gelip geçici bir heves olduğundan değil, dönüp dönüp bakılmayacak kadar değerli olduğundan. Hangi insan mutluluğunu acısından daha çok hatırlar? Hangi insan acıyla yoğrulan şu dünyada huzuru bir altın tepside önünde bulur? Çocuksan büyürsün, büyüksen yaşlanırsın elbet bir düzene ayak uydurursun dünyada. Elif gibi dimdik olmak da zor, vav gibi kıvrılacağın yeri bulmakta. Herkes havalı cümlelerin peşindedir, kıyıda köşede kalan sözcüklere de talip olmak gerekir. Eskiyi herkes özler, eskiye kimse dönmek istemez. İnsanlar hep iyidir, ancak sadece uzaktan. Dedim ya nereye gidersen git, asla başını mutlu olduğun yere çevirmezsin. Acıyla yoğrulan hayatında mutluluğu hep sandıkta, acıyı hep sofrada saklarsın. Ve en nihayetinde işte tam da o gün dediğin günde ölürsün...