Lavinya Dergisi
NEREDEN BİLECEKSİNİZ...Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
İçimde dağ olmuş bir sıkıntı var. İçimde beni bana bırakmayan biri. Her şey sanki çok eski, her şey için sanki çok geç. Dünyadan ümit kesmiş biriyle yaşamak nedir bilemezsiniz siz. Güne güneşle uyanan var bu dünyada, güne mis gibi kahvaltı kokusuyla uyanan var, bir de gazete üzerinde soğuktan uyuşan ayakları yüzünden uyanan var. Sofrayı beğenmeyip kalkıp giden var, ailesine isyan eden var, yiyecek bir lokmayı bulamayan var, duvarlara anne baba kelimelerini kazıyan var. Şu dünyada her şey var da hep sözü edilen adalet yok. Dedim ya içimde dünyadan ümit kesmiş biriyle yaşıyorum ben, siz nereden bileceksiniz bunu? Her akşam size karanlık, bana sırdaştır. Her gece size uyku, bana düşüncedir. Düşünmenin kolayını yazmakta buldum sanmayın, bir gece de kaç kağıdı çöpe attığımı bazen ben de sayamıyorum. Kalemimdeki mürekkebin bazen isyanını hissediyorum, bazen lambadaki ışığın küfürlerini. Söndürmediğim sobamda homurdanmalar, gecenin bilmem kaçında demlediğim çaydan gelen cızırtılar, söylentiler... Adalet arayan kalemime, adaletten bahsedecek kağıt bulamıyorum. Hıh! Gerçi adaleti yazmak bana mı kalmış bu dünyada? Sanmam, adaleti yazan yazmış, kılıfına uyduran uydurmuş. Şu göz açıp kapayıncaya kadar olan dünyada debelenip duruyorum işte. Dedim ya içimde dünyadan ümidi kesmiş biriyle yaşıyorum ben, bunun ne demek olduğunu nereden bileceksiniz siz...