Lavinya Dergisi
ANAHTARBir anahtar buldum yerde Yolda yürürken geçenlerde Orada durup beni al diyordu Sessizce uzanırken yerde Bakındım etrafa Eğildim aldım elime Düşündüm bu anahtar kimin diye Ya da neyin anahtarı olabilir Zihnimden bir bir düştü olasılıklar Para dolu bir kasaya mı aitti? Yoksa sırlarla dolu bir günlüğün müydü? Yazılmış ama hiç gönderilmemiş aşk mektuplarını saklayan bir kutunun muydu yoksa? Bir suç delilinin tutulduğu bir emanet dolabının olabilir miydi? Beyaz atlı prens hayalleriyle dolu bir çeyiz sandığın anahtarı mıydı? Sadece faturalardan başka bir şeyin uğramadığı bir posta kutusunun anahtarı mı bu? Yiten bir evladın hiç bozulmamış odasını açmaya mı yarıyordu yoksa? Eski sevgiliden kalma fotoğrafların ve hatıraların saklandığı bir kutuyu mu açardı acaba? Değerli mücevherlerle dolu bir kutuya mı aitti? Yoksa önemli evrakların saklandığı bir evrak dolabının mı? Korsanlara ait bir hazine sandığının anahtarı mı yoksa? İlkokulda senin kalbin kadar temiz bu sayfaya diye başlayan hatıraların yazıldığı bir hatıra defterine mi ait? Küçücük bir çocuğun bayram harçlıklarını biriktirdiği bir kumbaranın mı yoksa? Acaba basılmayı bekleyen bir kitabın müsveddelerini barındıran bir çekmecenin anahtarı mı bu anahtar? Belki de yedek anahtarıydı birinin neye ait olduğunu bilmediğim Pandora’nın çoktan açılmış kutusunun anahtarı mı? Neyin ya da kimin anahtarı olursa olsun Bir sırra, bir hatıraya, bir hayale ya da bir hayata aitti bu anahtar Elimde birçok olasılığı barındıran bir gizem vardı Bu anahtar bu gizeme aitti ki onu bu kadar ilginç yapan da buydu Ve bu gizem şu an cebimde yerini almış önceki sahibinden sonsuza dek uzaklaşıyordu.