Lavinya Dergisi
MASALBir insan, bir uyku ve bin masal. Ömrünün üçte birini uyuyarak geçiren insan, beynin bilgiyi işlemesini sağlayan uyku, kahramanlarının ve zamanın özgün olduğu masal. Uyku cücesi, Periliçe, Kuyruk ve Dişlek, Pırpır'ın dünyası, yavru kirpi... Hey sen bu satırları okuyan! Kaç masal benliğimizde yaşar? Yirmi mi? Daha mı? Keloğlan, Muki ile Buki… Sahi unuttuk mu onları? Ben, sen, o ve diğerleri. Fotoğraflardaki çocukluğumuza baksak, hatırlar mıyız o miniği? “Masal okunmadan uyuyamam” diyen pijamalı kız, süper kahraman gibi yatakta zıplayan pelerinli çocuk, “Hadi yatma vakti geldi” diyen annemin sesi. Taze ıhlamur kokusu, saydığım koyunlar, yün battaniyem, yanardönerli gece lambam… Ateş böceği, yoksul tamirci, yavru Ceylan ve annesi. Ben, sen, o ve diğerleri. Ömrünün üçte birini uykuda geçiren ey insan, bu gece eski bir masala mı sarılsan? Geçmiş ne kadarda değerli. “Anlattıklarım kulağına küpe olsun” cümlesiyle ninemin sesi. “Aaa masaldan küpe olur mu?” diyen çocukluğumun masumiyeti. Hatırla kurnaz tilkinin hazin sonunu düşünerek, kaç kötülükten vazgeçtiğini. At olmak isteyen eşekten aldığın dersi. Kendini koşulsuz sevmeni. Çizmeli kediyi, açgözlü köpeği, pamuk bilgeyi… Doğruluğu anlatan her şey ne güzeldi değil mi? Ben, sen, o ve diğerleri. Çok çabuk büyümüş olmamızda, ihtimal dâhilinde olabilir mi? Bin masal, hayatlara dokunan cümleler ve uyku. Bir seçenek daha var oysaki. Büyüdük ve uyandık evet, belki. Hayatla çıktık aynı köprüye, iki inatçı keçi misali. Ben, sen, o ve diğerleri. Diğer seçeneği merak edenler olmuş, gökten üç elma düşme öncesi. Uyanmadık! Beyin uykuda bilgileri işledi bedenimize illaki. Aksi halde bunca tökezlemeye rağmen, yılmamak, çabalamak, kazanmak. Sonra ayağa kalkmak! Masallara ki ağızlarından alev çıkan ejderhaları bile yenebileceğimize inandırıldığımız için mi?