Lavinya Dergisi

ÜRKMÜŞ ATLAR RENGİ
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

İki kere iki hiçbir şey etmiyor Her şey birbirine karışmış Kuşkulu yeminli belgeler bile Denizleri heceleyen toprak yorgun Bir sevişmeden arta kalan uykuya dalar gibi Ezilen yollar insanın kini / sinire yuva olmuş E-5 trafiğinde baygın bedenim Bulunduğu yerin çok uzağında Aşk literatürüne işleniyor ayrılık sendromu Yol bitmiyor, zaman yoruldu kafamda Çocuk doğduğu şeyin içinde ıslandı Yağmur yağmur durmadan akan su Kırık aynalarda puslu görüntüler Yatay bir demir fantaziyle paslandı Kızlar güler birbirine/ sahte sarılırlar Ekmeği bile kredi kartıyla alırken/borçlu Siyaseti dilinden düşürmeyen gölge kadınlar Olup bitenleri bir detay gibi söylesem Beni kurşunla çizerler/ hoş karşılanmam Faturaları iyi okumak lazım/ sırtımızda kambur Ağaçları yeşillendirmekteyken kuşlar Şunu istiyorum hakim bey: Daha az vergi, daha az zam, daha ucuz akbil Başka yargılama istemem Arabesk ruhumda dolmayan şişeler Türküler dinliyorum gerçi şelpeyle Bileğimi kesmiyorum acıdan Gündem anında değişiyor -Savaş, siyasi hakaretler, futbol- Ne var bunda? Herkes düşünür değil ki düşünsün İsyan etmiyorum yine de tanrıya Dünyada bu kadar güzel bacak varken Aslında her türkünün güzel bir kızla alakası var Soluğum demir kanca boğazımda Cılız fikirler acayip resimler çiziyor Gümüş bir bakracın düşük suratı/ karşımda Zorla sağılmış sütle dolan Sözüm dün ne dediysem aynıdır Rengim güvertesi ürkmüş atlarla yüklü gemi Yolculuğu seviyorum kalabalığı değil Öfkem parlıyor her akşam