Lavinya Dergisi

GÖZYAŞI
İlke Aslı ERDOĞAN

Durupta bakmalı akıp giden zamanda, yaşamdaki ufak detaylara...

Ağlıyorum bugün yine. İçim dolmuş, durduramıyorum kendimi. Karardım gece gibi… Yılların birikmişliği var sanki üstümde. Düşüncelerim düşündükçe sinirlendiriyor beni. Fırtınalar kopuyor içimde. Dışarıya bağırıyorum çığlık çığlığa. Kendi halimden korktuğum kadar korkutuyorum da… Ama ne zaman geçse bu fırtına, ardından huzur doluyorum rahatlamışçasına… Dertler birikmişti bugün yine içimde, bu neşeli şehrin üzerine çiselemek istiyordum adeta. Ben üzgünken güneşin parlaklığına güceniyorum içten içe. Güneşin ışıltısında kimse benim yağışımdan hoşlanmazdı. Ne zaman yağsam insanlar benden kaçar, kendine sığınacak delik arardı. Bu sefer öyle olsa bile yağacaktım. Belki benim de bir sevenim çıkardı… Birkaç damla akan yaşımdan ilk mutlu olan şüphesiz bitkilerdi. Yeryüzünün en güzel, zararsız ama yalnız canlıları. Silkelenip kendilerine geldi çiçekler, coşkuyla dikildi gövdesinin üzerine ağaçlar. En büyük faydam onlaraydı işte benim de… Biraz göz gezdirince caddeye, koşan koşana herkes evlerine. Ne bekledin ki dedim kendi kendime. Herkes iyi gün dostuydu işte! Caddenin köşesinden çıkageldi bir delikanlı. Gözyaşım bardaktan boşalırcasına akarken o hiç fark etmiyor gibi yürüyordu, kaldırım kenarında. Belli ki o da ben gibi hüzünlüydü. Tuhaf olanı da üzgün birine sevinmiştim içten içe, acılar ortakken mutlu edebiliyor belki de… Tüm gün esip gürledim. Ama içimde anne kucağındaki çocukları korkutmanın verdiği bir pişmanlık vardı. Rüzgarımdan devrilen yerlere aldırmadan saçtığım öfkemin sonu yine hüsrandı. Dökülen içimin ardından gelen toprak kokusu tazeledi tüm dünyayı. En üzünç yanı da dökülüp saçılan etrafı toplarken yine yanımda güneşli günler vardı… Derdimle birleşen iyi günlerin hatırası, göz yaşlarımın sonunda bana gökkuşağını armağan ederdi, Umut ağlamayı sevmemin en büyük sebebiydi… Gözü yaşlı bir bulutta kendinizi bulmanız dileğiyle.