Lavinya Dergisi
BAHANE“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Kalpten uzanır özlem, titreyen dallarına sarılır Ve ulaşır her bir yaprağına Vazoda unutulmuş, biraz da boynu bükülmüş birkaç çiçeğin Sarı olur, hatta sapsarı olur Bir süre sonra önemi kalmaz renklerin Hangi renge bürünürse bürünsün Matemin rengi hep siyahtır Belki de bu, bir çiçeğin bağrındaki kara yazgıdır... Gidenin ardından Bir başına kalmışlığı hatırlatan... Zaman uzadıkça uzar, Sinsi akrebin kolları yelkovanı dolar Tik takları bir saatin Kırık bir beste gibi aheste aheste sızar Ve tam da o derin yarana basar... Biraz daha suskun, biraz daha... Düğümlenir özlem boğazında Çiçeklerin benzi şimdi daha solgun... Araya giren tüm dakikalar, tüm saatler yorgun... Bahanesi çok olur özlemenin Gogh’un kesik kulağında sesi olur şiirim, Boyun eğen ayçiçeklerinin… Yazmaya gönüllü bir kalemin parmak sızısıyım İşte o yüzden tüm bu dizelerin bir sebebi yok, Çiçekler seni özlemiş, ben onların yalancısıyım.