Lavinya Dergisi
ÇOCUKLUĞUM PEŞİMDEN GELSİN İSTİYORUM…Bir dağın zirvesine doğru yol almak, arada soluklanmak, başarınca durmak, izlemek ovaları, sonra bağırmak, en gürültüsünden, dileğimi: ‘Çocukluğum peşimden gelsin istiyorum!’ Ey sis, mavi gökyüzü, yüce tepeler duyun sesimi. Horoz şeker, şıpsevdi sakız, camdaki komşu teyze, bahçesine topumuz kaçınca sinirlenen yaşlı amca, permalı saçlar, apartman topuk ayakkabılar, Pazar gecelerimin bizimkileri, susam sokağının kahramanları, arı maya silgisi… Bir yelkenlinin ortasında kalmak, açılmak engin denizlere, yorulunca durmak, izlemek dalgaları, sonra bağırmak, en neşelisinden, dileğimi: ‘Çocukluğum peşimden gelsin istiyorum!’ Ey balıklar, beyaz bulutlar, uçsuz bucaksız okyanuslar duyun sesimi. Toplaşıp hamsi tava yediğimiz kalabalık sofralar, közde demlenen çaylar, tüylü Alf, “Voltran Voltran Voltran”, kolalı yaka, siyah önlük, “Herıld yani” demek, saat sorulunca: “Eti kemik geçiyor.” cevabını vermek… Bir yamacın ortasında uzanmak, yürümek yeşil çayırlara, nefeslenince durmak, izlemek ağaçları, sonra bağırmak, en coşkulusundan, dileğimi: ‘Çocukluğum peşimden gelsin istiyorum!’ Ey yaşlı çınar, eğreti otlar, beyaz papatyalar duyun sesimi. Bayramlık aldığımız yıllar, şeker topladığımız yollar, hatıra defteri, leblebi tozu, “Breykk breykk arkadaş arıyorum.”, apartmanın çatısındaki anten, Coca Cola kutusundan yaptığımız top, taze ekmeğin ucu... Bir kalabalığın ortasında düşünmek, öylece bakmak insanlara, benzeyeni bulunca durmak, izlemek bakışları, sonra bağırmak, en sitemlisinden, dileğimi: ‘Çocukluğum peşimden gelsin istiyorum!’ Ey genç çocuk, mavili hanım, örgülü kız duyun sesimi. Eksik olmadığımız anlar, yitenler, gidenler, göçenler, kaset filmler, Pembe Panter, Ninja Kaplumbağalar, akşam ebesi, anne keki, babamın sesi, gır gır süpürgesi… “Bir takvimin yapraklarına bakmak. Dağda, yelkenlide, yamaçta ya da kalabalıkta olmak. Yaş almak, zaman, mekân değiştirmek. Nafile ki; Ben: Çocukluğum peşimden gelsin istiyorum!”