Lavinya Dergisi
EKİM“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Rüzgârı vuruyor yüzüme takvimden sızan mevsimin Sararmış yaprağını havalandırıyor köşeye atılmış bir defterin Eriyip tükenmekte olan bir mumun titrek ışığının gölgesinde ‘Ekim’ diyorum, ‘Ekim hüzün taşır…’ Sarı paltosunun altında… Ani bir yağmura meyilli göz pınarlarında… Ve biraz da tebessüm etmeye çalışan dudaklarının kıvrımında… Sessiz sedasız geçip giderken takvimden Üşümeye yüz tutar, yanık benizli anılar Hafızanın kuytularına yalın ayak bastığında… ‘Ekim’ diyorum, ‘Ekim susar…’ Boğazında çözülemeyen bir düğüm… Ufak bavulunda bir yığın acı saklar Ekim gelir… Ekim gider… Buruk bir hikâye yazılır ardından Belki de uyaksız bir şiir… Kurutulmuş bir çiçek gibi defterin arasında unutulan…