Lavinya Dergisi
''BENİ'' ARAYIŞTeknolojinin varlığıyla her yeni gün gelişen dünyalarımıza; tek tipleşerek,bencilleşerek uyanıyoruz. Başka ruhların penceresinden bakarak anlamaya çalışıyoruz “beni”. Üzerine titrediğimiz,uğruna can çekiştiğimiz,özendiğimiz her şeye tutku sandığımız korkunç bir hırsla bağlanıyoruz. Bağlılığımızı bile yarıştırmaya kalktığımız her somutluğun kapısı; paraya,ihtirasa,riyaya çıkıyor. Her seferinde bizden dışarıya açılan kapının dışında ikircikte kalıyoruz. Bir de yetmezmiş gibi ikircikte kaldığımız bu hayatın,gölgesinde dinlenmeye çalışıyoruz. İçerisi ve dışarısı çok farklı diye söylemlere başlıyoruz. Oysaki farklılıkları biz oluşturuyoruz. Söylemlerimizin; ahlakımıza,kültürümüze,benliğimize sirayet etmesine müsaade etmiyoruz çünkü.İşin en kötü yani her gün yılmadan bu söylemlerle doymaya çalışıyoruz. Söylemlerimizle doyurmaya çalıştığımız tek organsa midemiz ne yazık ki.Bu yüzdendir ki; midemizin isyanları kalbimizin isyanlarını hep bastırır vaziyette. Sahi midemizin isyanları demişken noldu,doymayı başarabildik mi ? Durun ben size söyleyeyim başaramadık,başaramayız. Çünkü kalbin doymadığı Köstence güzellikte,midemiz hiçbir zaman doyamayacak... Onlarca zaman midemizi doyurmak için sarfettiğimiz asabiyetin sonu hep kötülüğe çıkıyor,çıkacak... Kimse tavında kavrulmuyor,yetmiyor,yetinemiyor. Bu yüzden nice kurtlar kuzulara emanet edilmek zorunda bırakılıyor. Lütfen artık asabiyetten uzak,zümresiz,sınıfsız ve etiketsiz bir halde arayalım “beni”. Özgür bir ruhla,sahici bir tutkuyla yiyelim kalbimizin ekmeğini. Hem doyurmak zorunda olduğumuz tek organın midemiz olmadığını,kalbimizin doyduğunu hissederek anlayabiliriz. Unutmayın; kalp, ancak ekmeği yalansız ve riyasız bir hamurla yoğurulduğunda doyar.