Lavinya Dergisi
SONBAHARNeden beni suçlarsın ey insanoğlu? Hüzün barındıran sadece ben miyim ruhunda? Güneş’e veda etmek mi? Dökülen sarı yapraklar mı zor gelir sana? Ardına bakmaktan mı korkarsın? Mesela o ışıltılı yaza. Yoksa soğuk mu buz eder kalbini önündeki kışa yaklaşınca? Yağmur ıslatınca mı ağlarsın? Ağlayınca mı gözyaşlarım görünmesin diye yağmura çıkarsın? Yine geldi Eylül derken hangi vedadan bu kadar korkarsın? Bilmez misin sen en çok cebindeki taşları sonbaharda çıkarırsın. Alırsın eline, dönersin kendine, yine ve yeniden hayatla muhasebeni yaparsın. İçimdeki mevsim, ayrılık baharı derken, dert yanarsın? Kendine mi ağlarsın? Tozlu kaldırımlar, serin geceler, özlem dolu saatler? Kim eşlik eder sana? Ya da yakındığın ben miyim? Senden bana, hüzne birkaç nefes daha. Suçlu sonbahar! Yitirdi aşkımı… Yahu ben senin hislerine ferman olamam ki. Durmadan kabahatini bana atarsın. Kimsesizliğinin savruluşunu da solan çiçeklerde bulursun, sonra dikenleri de sonbahar gibi kalbime battı derken nemli gözlerle. İçten içe bilirsin ki sen sadece bahane ararsın. Nice şairlere ilham oldum ben, nine şarkılara eşlik ettim. Ayrılıklara da, kavuşmalara da. Yaprak döktüysem de, toprağa su verdim. Yenilendim, tazelendim. Hüzünlü değilim, Gökkuşağı da barındırırım, gök gürültüsü de. Seçim sadece senin yüreğinde…