Lavinya Dergisi
PARMAK UCUNDA ASILI HİKÂYE“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Bir hikâye yazılır Bir parmak ucundan bir parmak ucuna Ufacık bir dokunuşla başlar her şey Zamanın titrek soluğunda… Dakikalar bölünür, saniyeler olarak görünür Ve o saniye, tatlı bir esinti olur bazen Bir yaprağın dalında titreyişi… Bulutların ardından Güneş’in gülümseyişi… Bazen de maviye sevdalı bir kuşun kanat çırpışı… Yeşile çalan bir nehrin dingin akışı… Anın içine saklanır mağrur zaferler, Tüm o buruk kaybedişler… Ayrım yapmaz, bağrına basar zaman Yeni doğan bir bebeğin ağlamasını da… Ölüp giden bir canın tutulan yasını da… Bir gözyaşına eşdeğerdir o an Pervasızca atılan bir kahkahaya ya da… Ve tüm bunlar kayıtlıdır göğün koynunda… Zamanın titrek soluğunda Parmak uçlarımız buluştuğunda Sen ve ben, bize doğru evrilirken Tatlı bir esinti oldu Bir yaprak dalında titredi Ve Güneş, bulutların ardından gülümsedi Bir kuş havalandı, göğe doğru kanat çırptı Yeşile çalan nehir yine dingin dingin aktı Sana dokundum Bana dokundun Uzayan bir saniyenin içinde… Konuşmadan… Parmak ucunda… Sessizce… Bir hikâye daha yazıldı Ve göğün koynunda Tenim, tenime sarıldı Müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=jabih9mV6RQ