Lavinya Dergisi
BULUTLAR KADAR ÖZLEDİM!Sayamadım kaç bulut vardı gökyüzünde. Bir, iki, üç diyerek başladım oysa. Dördüncüyü beyaz bir tavşana benzettim. Havuç yoktu elinde ama. Beşinciyi de bol dallı bir ağaca. Altıncı bulutu biraz gözlerimle evirdim çevirdim. Sonunda kemana benzediğine karar verdim. Biraz çalsa ve az ötedeki kara bulutları da dağıtsa, ne güzel olurdu derken yedinciye geçtim. Yedincide hoplayan bir çocuk vardı. İşte orada kaldım. Daha sayamadım. Çocukluğum dedim, ben ne çok hoplardım. Ah bulut! Ah çocuk! Yatardım çimlere bulutlara bakardım. Kocaman seviyorum seni derdim elimdeki badem şekerine. Bir de gösterirdim kollarımı olabildiğince açarak sevgimin büyüklüğünü en uzaktakine bile. Sonra yine sayardım, sayardım... Anımsadım, durdum. Epey zaman geçirdim. Fakat ben yedinci bulutta takılı kaldım. Hoplayan çocuğa, sırasıyla ip atlattım, top oynattım. Sonra sordum küçük prensi ve gezegenini? Bulut görmüş müydü prensin çiçeğini? Ya bilmediğim diyarları? Gezmişmiydi bana benzeyen çocuk oraları? "Göçüp gidenler sizi bulutlardan izler." cümlelerine benzeyen şiirler vardı, şarkılar yazılmıştı. Ah şiir! Ah şarkı! Sahi izliyor muydu beni de sızım? Milya, Melike, Babaannem, Babuşkam... Görüyor muydu bir yerlerden? İki ülke karmasıydı yaşamı, adı, sanı. Yer edinmiş miydi bir bulutta bakışları ve gülümsüyor muydu o şen kahkahasıyla bazı bazı? Vardı değil mi herkesin bulutlarda bir aradığı? Mavisinde gök gök, beyazında ak ak sarmaladığı. Doğruldum şimdi, nihayet gözlerimi ayırdım yedinci buluttan. Yosun tuttu yine gönlümün direği, ne çok anı vardı benliğinde yılların. Belki sadece kendine sakladığı. Ya da mavi bulutlara haykırdığı. Hayal ettiği, hatırladığı... Bulutlar elbet. Ah mavi! Ah beyaz! Bulutların hepsi fırtına biçmez ki, her daim yağmurda yağdırmaz. Bulutlar, umut, marifet, hasret düşüncesiyle derin bir nefes aldım. Tekrar gökyüzüne baktım. Sıradaki bulutta sızımı aradım. Ne çoklardı. Uçsuz, bucaksız derken. Nihayet sekizinci buluta gözüm takıldı ve gönlüm. Onu kocaman beyaz bir kalbe benzettim. Ritmini bile duydum fısıltıyla. Kollarımı açtım olabildiğince bu defa özlemimim büyüklüğünü göstermek içindi çabam ve ben de fısıldadım: "Ah kalp! Ah sızım! Bulutlar kadar özledim!"