Lavinya Dergisi
KESİTGözlerini gördüm önce ‘koyu siyah geceyi delen gözlerini’. Yürüyordu seslendim arkasından, dedim adın ne? İçime işlercesine baktı. İşte o an anladım. Memleketimdi o benim, beni evime götürmeye gelmişti… Mor dağlardan getirdiği sümbüllerin kokusu doldu göğsüme, hiç tanımadığım bu koku bedenimi sardığı an anlamıştım. Bilmediğim dağlara görmediğim o şehre en çok da ona aittim. Düşünmeden uzattım elimi bilinmezliğe. Düşünmeden tuttu elimi bilinmezlikten. Önümüzde uzanan deryaya doğru yürürken adımlarımızı benim içimde o bitmeyen memleket aşkı. Ah… Bunca yıldır kendini hiçbir yere ait hissetmeyen ruhum bir sümbül kokusuna mı teslim oldun sen? Mor dağlara mı yazılmıştı ak beyaz gelinliğin? Ana baba bilmeyen ellerin bir yabancı ele mi adamıştı büyüttüğü umutlarını. Sen ki daha büyümemiş bir çocuk. Kesene doldurduğun sorularını da alıp yola revan olma zamanı şimdi.