Lavinya Dergisi
VAKTİ GELDİĞİ ZAMANNefes alıp verdikçe göğsünün sol tarafında bir takatsizlik oluşacak. Yüzünde dolu dolu tebessüm varken bir anda göz torbaların yaşla dolacak. Kendini sıkacaksın, dudakların titreyecek ağlamamak için. Herkesin içinde belli olmasın diye, konuyu değiştireceksin. Bazen olacak ki, sen kendi kendine bile diyemeyeceksin çaresizliğini. Belki, içinde kıyametler kopacak ama sen vakti gelmediği için susacaksın. Söylenecek milyonlarca kelime varken acı yutkunmalarınla sükut edeceksin. Yüzün düşecek oturduğun yerde, gözlerin onun olduğu şehre doğru bakakalacak. Yüreğini yüreğinde hissettiğinin, en çok gözlerinde kendini gördüğün anları özleyeceksin. Hasretine çare olsun diye ne yapsan faydası olmayacak. Gönüllerin bir olması bir nebze su serpse de, yine de gönlünün gördüğünü gözlerinin de görmesini isteyeceksin. Gönlünde olmasının verdiği mutluluğu, gözlerinde olarak da yaşamak isteyeceksin. Özleyeceksin, isteyeceksin ve en çok da bekleyeceksin. Yüreğini zaman ateşinin orta yerine bıraksan da, o ateş seni yakıp kavursa da vazgeçmek nedir bilmeyeceksin. Sevdaya yaraşır bir hal olacak üzerinde ve gözlerinde. Baktığın dağlar bile bilecek gözlerindeki hasreti. Hasretin bilecek yüreğindeki sevginin sadakatini. Sözlerinden okuyacaklar seni ve en çok da sevgini. Sana baktıkları zaman sevdaya imrenecekler. Bir kalbin olduğunu ve o kalbi hakkıyla kullandığını anlayacaklar. Hasretten tutuşan gözlerin sevdanı ifşa edecek. Saklaması mümkün olmayan bir sevdaya atacaksın kendini. Sevdaya büründüğün her halinden belli olacak. Gördüğün gözler bir ömür sende kalacak ama nasıl baktığını saklayamayacaksın. Vaktinin gelmediğine bazen canın sıkılacak ama beklemenin ve özlemenin bir nimet olduğunu hatırlatacaksın kendine. Hasretten yanan yüreğine, ‘su misali’ adıyla başlayan dualar serpeceksin. Ve vakti geldiği zaman, gözlerinde ölmek istediğinin gözlerine bakarak kapatacaksın gözlerini. Bir geceye, bir sevgiye ve bir ömre.