Lavinya Dergisi

MAHPUSUN DUVARLARI
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Ben bir mahpusum bitkin duvarlar ardında Paslı demirler bağlamış kaderimi Sen ise engin bir denizsin en uzaklarda Ara sıra fırtınalarla şımarıp Uzaktan dokunursun duvarlarıma Sen bir gittin mi Aklımdan gitmezsin. Gelip geçenlere bakarsın bensiz Hasretin kokar limanlardan. Bense görmek isterim seni Beklerim…sığmam geceye Sensiz bomboş bir hücredir yüreğim İnsaf nedir bilmez sözlerim Kimseye acımam En çok elveda sözü dolar gözlerime Artık yoksun, bilirim, susarım… Bilirim çaresizliğin bana bıraktığı payı Zincire vurulmuştur gözlerim Senin oyuncağın olmuştur hayallerim Beni bitirmekte bu unutulmalar Kovuldum sensiz görünen sulardan Ve duvarlarıma konup Sensizliği hatırlatan martılardan Her gemide bir gün gitmekte sensiz Benden uzaklara vurulmuş olmalısın Kim bilir hangi limanlara uğradın Bu kadar vefasız olmamalısın İnce ince geçmemelisin Benim durgun sularımdan Görmeliyim seni duvarlarımda Mutlaka görmeliyim... bir kere olsun Sensiz her söz başıma bela Duydum Çok uzaklaşmışsın artık Ve hala Umudu kesmiyorum yüreğimden Fakat artık bakmıyorum Üç kuruşluk dalgalara Fırtınalarda kaldı o eski heyecan Farkındayım gidenlerin Kulakta kalan sesinden bir esinti getiriyorlar Giden gitmiş uzaklara Ondan bihaber postacılar Nereye gitsem Hangi limanda arasam Gideni getirmeyecek bu beklemeler treni Ben kendime topluyorum bütün kederleri Yok ederken içimdeki insanı Akşamlar bir bir çekiyor perdelerini... Çok söz dinledim senden sonra çok Her sözde bir sen vardın Sen gittin Ve sen kaldın hala… Alfabe bile korkuyordu adındaki harflerin uzaklığından Bir sen yordun beni bu kadar Asla gidemedim mahpusun duvarlarından Hizaya çektim geçmişimi Yokluğunu sakladım bütün sokaklara Senden aldım son ayrılık biletini… Tarifini biliyorum yokluğunun Sonrasına hiç gerek yok …