Lavinya Dergisi
SANATIN İÇİNDE:BU ÇAĞO gün korkutucu ve son derece acımasız bir dünyaya gözümü açmıştım. Bu tıpkı iklimine alışmış zavallı bir kaktüsün bambaşka kıtaya sürülmesi gibiydi. Yahut neşeli sincapların ansızın kendini zorlu bir suskunluğa kaptırması gibi. İşi felsefeye dökerek bu dünyadaki hayal kırıklıklarından bahsedersek, evvelki gün şiir okuma müsabakasında annenizin size ilham perileri ve iyi dileklerini göndermesinin ardından ;şiirinizi okurken titreyen sesinizle sahnede bir başınıza kalmanızdır. O an tüm bu olanlara gözlerinizi kapatırsınız. Tıpkı şuan hepimizin bu çağda yaptığı gibi... Zulümlere,kötülüklere,fesatlıklara şuurumuzu kapatmak gibi. Adeta bilinçaltımızın bağlı olduğu şeylere taparak geriye kalan her şeye göz yummak gibi. Bu ;bu dünyada göz yumduğumuz her şeyin adına,bir senaryoda mükemmel bir karakter yaratmaya benzer. Bize düşen, bu hengamede yaptığımız en büyük şey; eve kapanıp bilinmeyen bir cesaret ve cüretle burunlarımızı büyük işlere sokmak oluyor. Çünkü ev halinde üretkenliğin geri vitesi düşünülmeden acımasızca klavyeye mal edilen kelimeler kalıyor. Bir lüks değil,bir ihtiyaç sayılıyor. Vakit olumsuzluklara karşı düşünme,direnme vaktidir. Kötülüklerin gerçek farkına varma vaktidir. Vakit kötülükleri güzelliklerle değiştirebilme cesaretini gösterebilme günüdür. Bu cesareti yine sanatın içinden Agnes Martin’in şu sözünden alabiliriz. “ Sanatı düşündüğüm zaman aklıma güzellik gelir. Güzellik hayatın gizemidir. Güzellik gözde değil zihindedir. Zihnimiz mükemmelliğin farkındadır.”