Lavinya Dergisi
VAKİT“İnsanlar plan yapar ve tanrı güler.” diye başlıyordu yedinci bölüm . Uzunca bir süre sayfayı çeviremedim. Muhtemel ki yaşamış olduğumuz hayatı yansıtan cümleler bize ayna olup kolayca tesir edebiliyor. Kolumuzdan hayatımıza enjekte edilen etkili bir morfin tesiriyle sirayet ediyor belki de , uyuşturuyor . Bir dakika yaa “nereye gidiyoruz” diye irkiliyorsun ardına bakıp. Yaşadıkların , yaşayacakların, durmadan uğruna çabaladığın geçici hayat ve her şeye rağmen rağmen yaptığın fedakarlıkların bile anlamını yitirdiğinde fark ediyorsun. Olmasını isteyip olduramadığın onlarca şey gözünün önünden akıp geçiyor tıpkı küçük bir çocuğun rüzgara aldanıp elindeki balonu bir an olsun dalgınlığa bırakması gibi. Gözünün önünde yükseliyor ama tutamıyorsun çünkü elinde değil. Bir cümleyi anlamlandırabiliyorsun bu küçük örnekle 'her şey senin elinde'... Öyle ki hayatın adaletsizliklerini ufak ufak anlamaya başladığım günlerde yitirdim bu cümleye olan güvenimi. Ve yitirilen şeylerin de kolay bulunamayacağını yine bu cümleye duyduğum güveni geri kazanamadığımda anladım. Üzgünüm dostum ama her şey senin elinde değilmiş . Hayatın senin hakkında bir planı her zaman var. Sen düşünmesen de senin için düşünenler var. Sen ölsen dahi -ki bu planlara genelde dahil edilmeyi pek sevilmez. Hala devam edecek olan bir devran var. Müdahale edemediğimiz detaylar var. Çuvalla paran da olsa, arkanı yasladığın dağ gibi bir baban da olsa, seni yerden yükselten, yere sapasağlam basmanı sağlayan ayakların da olsa ve her şeyi geçiyorum o çok güvendiğin kalbin bile olsa, seni yarı yolda bırakabilir. Ve senin elinden hiçbir şey gelmez. Çok da kurgulamamak gerekiyor belki de... Sıkı ideolojilere bağlı kalmamak, binlerce strateji geliştirmemek, endişeyi kendine rehber edinmemek, henüz bugünün tadına varamamışken yarına kilitlenmemek gerekiyor. Henüz vakit varken güneşin yükseldiği tan yerini oturup uzunca bir kez daha seyretmek gerekiyor. Eğer hala ayaklarınız bir kez olsun toprakla buluşmamışsa şimdi çoraplarınızı çıkartıp kirleneceğinden korkmadan toprağı hissetme vakti. Hala hiçbir karşılık beklemeksizin bir iyilik yapıp karşısında duyduğunuz huzuru tezahür etmediyseniz şimdi tam vakti. Bir bebeğin gözlerine uzunca bakıp masumiyeti anlamlandırmak isterseniz eğer onun da vakti. Hala kalbinizin ritmini değiştiren birileri varsa hayatınızda şimdi şükretmenin de tam vakti...Plan vakti değil belki de kısmen plansızlık vakti.