Lavinya Dergisi
CANANCanı cananını aşmış. Elini attığı her yerde acılarından izler bırakmış. Elinde tuttuğu mikrofon olmuş kaderi. Daha on yedisinde içindeki melodiye kaptırmış kendini. Yürümüş, Yakacağını bile bile ateşte pervane olmayı seçmiş. Tıpkı o dilinden düşürmediği pervane böceği masalı gibi. Ah Canan, şen kahkahalarında sakladığın hüznün bulmaz mı elbet seni? Yarım kalmış çocukluğun saklar mı bu kadar içinde biriktirdiği kör hevesleri? Kerevetten bozma bir sahnede umut etmeyi bıraktığın kadehler bile hüzünlü bu gece sana. Yüzünde ki her çizgi hesap sormaz mı omuzladığı gözyaşlarına. Canan, dilde pelesenk olmuş haykırışların. Geçip giden sessiz gemilerde çaresiz çarelerin. Ah Canan, neden kuş olup uçtun sanki.