Lavinya Dergisi
KAN KIRMIZIBoş bir sayfa açtım, bembeyaz bir sayfa açıp yazmak istedim. Ama bir baktım ki sayfa aslında beyaz falan değil; bildiğin kan kırmızısı. O beyazlık yani masumiyet, aydınlık, neşe ve huzur kana bulanmış. Beyazı örtmek ne kadar kolay; onu beyaz tutmak ne kadar zor. Kanlı kağıda yazmaya çalışıyorum. Parmağımın ucundaki kalem kan olmuş akıyor kağıda. Acılar, keder, tamamlanamamış hayatlar ve havada kalmış hayaller dökülüyor sadece o kanlı kalemden. Ne kadar istesem de hayatın güzelliği, umutlar ve hayaller çıkamıyor ve yazılamıyor o kanlı kağıda. Debeleniyorum ve durmadan düşüyorum, her yerim kan ve acı… Çıkmak istiyorum bu kan kırmızıdan. Bu acılar ve çaresizlik boğuyor beni, sanki boğuluyorum bu acılı kırmızılık içinde. Kırmızıdan hiç bu kadar nefret etmemiştim diye düşünüyorum. Kendim ve bu kederli insanlar için tekrar beyaz bir sayfa açmak istiyorum. Bembeyaz bir sayfa, aydınlık, neşe, umut ve huzur dolu bir sayfa. Herkese iyi gelecek bir sayfa olsun istiyorum. Ama nasıl hiç bilmiyorum. Önümüzde daha çok sayfa var diye teselli etmek istiyorum kendimi ve diğer insanları. Açarız hayat defterlerimizi buluruz beyaz bir sayfa elbette diyorum ama biliyorum ki bazı defterlerin bazı sayfaları kopartılmış, bazı defterler bitmiş gitmiş. Bazı sayfalarda beyaz harici her türlü koyu ve karanlık renk mevcut. Bazı defterler ise kan kırmızı. Ben yine de umudumu kaybetmek istemiyorum. Beyazın peşinden koşmak ve baharın renkleriyle süslemek istiyorum o sayfaları. Acılı yürekleri biraz olsun hafifletmek, çok az da olsa gülümsetebilmek tek dileğim. Umuda sarılarak ve bu dileğimi gerçekleştirmek için elimden ne gelirse yapacağımı düşünerek bırakıyorum kalemimi.