Lavinya Dergisi

UYKUSUZLUK NÖBETİ
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

İnsanlar ikiye ayrılır: uyuyanlar ve uyuyamayanlar. Uyuyamayalar uyuyanların nöbetini tutar. Eğer siz de uyuyamayanlardansanız yastığınız ne kadar yumuşak olursa olsun başınızı koyduğunuz anda demire dönüşüverir. Hayatın acımasızlığıyla sizi çevreleyen bir girdaptır o yatak. Sizi ısıtacak olan o yorgan aslında bağırmak isterken sizi engelleyen bir karabasan gibidir üzerinizde. Gözleriniz uyumak için cayır cayır yanar ama siz bir an olsun gözünüzü kırpamazsınız. Dayanamazsınız. Kalkarsınız. Belki bir sigara yakarsınız. Belki pencereyi açar içeriye temiz hava girmesini beklersiniz. Ama dışarısı içerisinden daha kirlidir bilirsiniz. O havadan bir nefes çektikçe kötülükler sanki kanınızda gezinmeye başlar o an.  Hayallerinizden nasıl bir bir vazgeçtiğiniz, kaç kişiyi onların haberi bile olmadan kendinizden uğurladığınız düşer aklınıza. Olup bitenlere, insanlara nasıl tahammül ettiğinizi, insanların o erişilmez egolarına, kıymet bilmezliklerine nasıl katlandığınızı düşünürsünüz. Her gece olduğu gibi bu gece de sorularınıza cevap bulamazsınız. Düşüncelerinizin ağırlığıyla başa çıkamayıp pes edersiniz. Tüm bunlardan daha katlanılabilir olan, tıpkı ne yaparsanız yapın size kucak açmaktan usanmayan annenizin kolları gibi olan yatağınıza geri dönersiniz. Gözlerinizi kapar, uyumayı beklersiniz. Satırlarımda uyuyanlara dair birkaç bir şey aradı belki gözleriniz. Fakat onlar henüz hayatın gerçekleriyle karşılaşmadılar. Onlara iyi uykular dileriz..