Lavinya Dergisi

AKŞAMÜSTÜ ÖZLEMLERİ NİYETİNE
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

 

Buğulu camlarda hüzün dururken
En derin yerimde seni çiziyor bir ses.
 
Acı hayatıma bir dua gibi,
Yazıp dolaşacağım seni.
Gözyaşlarım avucumda zamansız yas,
Elimden bir şey gelmeyecek,
Gideceğim.
Kör karanlıklar içinde dağılarak…
 
Bitmeyen yollar saracak etrafımı.
Ben merhamet dilenirken
Ayaklar altında ezilen topraktan
Geçmişim bir türlü bırakmıyor peşimi,
Kuşlar yapıştı yakama.
 
Ve her kuşun kanadı biraz özgürlük kokar
İnsan neden yalnız kendi göğüne bakar?
 
Korkular, dudak izin kadar yakın
Sen en uzak cümlelerden almışsın yolunu.
Gitmişsin sonu belirsiz ateşlere,
Yabancı iklimlere tutunarak.
Bense üşüyorum çölde.
 
Kelebek misali yaşasam da,
Fütursuz, kısa ve dağılmış yaşımla
Yıllara sığmayan gönlümü
Nasıl harcadın bir günde?
 
Bir kenara koymuşsun biten ömrümü.
Özgür bulutlara sığmayan yaşlı gözlerimi,
Kim tutabilir lekeli bir sabahta?
 
Fakat benim içim nem toplar,
Unutmak mümkün mü eski yaraları?
Hele bir hüzün akşamında
Ay bile getirmiyorsa seni…
 
Kimin suratına savurayım bu feryadı?
Sensiz her vakitte benimle yalnızlık.
Giden gelmez, bunu öğrendim.
Bu akşam da böyle söylendim…
Akşamüstü özlemleri niyetine