Lavinya Dergisi

GÖRÜNMEYEN KEMAN
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

4 Ocak 2007 sabahı, Washington D.C.’de kalabalık bir metro istasyonunda, gri tişörtlü bir adam kemanını çıkardı. Önüne küçük bir kutu koydu ve çalmaya başladı. Altı parça… Kırk beş dakika boyunca. İstasyondan bin doksan yedi kişi geçti. Yalnızca yedisi durdu. Adamın kazancı, otuz iki dolar on yedi sent oldu. Kimse farkında değildi ama o adam, dünyanın en ünlü kemancılarından Joshua Bell’di. Bir hafta önceki konserinde bilet bulmak imkânsızdı. En ucuz bilet yüz dolardı. Ama metroda, aynı kemanla, aynı müziği çaldığında kimse durmadı. Çünkü yolcuların aklında tek bir düşünce vardı: Tren kaçacak.

O sabah çalan notalar, Bach’ın en güzel eserlerinden seçilmişti. Ve keman, değeri yaklaşık üç buçuk milyon dolar olan bir Stradivarius’tu. Ama insanlar yürüdü, trenler geldi, gün kayboldu.

Deneyi planlayan ve sonuçlarını yazıya döken kişi ise Washington Gazetesi muhabiri Gene Weingarten' di. Makale “Pearls Before Breakfast” (Kahvaltıdan Önceki İnciler) başlığıyla yayımlandı ve 2008’de Pulitzer Ödülü'nü kazandı.

Bu deney sadece sanatı değil, insanı da anlattı. Görmediğimiz güzellikleri, tanımaya fırsat bulmadığımız yazarları, değerine varamadığımız tabloları, izleme şansı vermediğimiz yeni oyuncuları ve hayatın içinde bir daha hiç karşılaşamayacağımız mucizeleri.

Muhtemelen hepimiz bir metro istasyonunda yürüyoruz şimdi. Önümüzden biri geçiyor, kim bilir belki bir Joshua Bell, belki sadece sıradan güzel bir insan. Ya da geleceğin yeteneği, sadece keşfedilmedi. Çoğu zaman bakmıyoruz, çünkü hep bir yere yetişme telaşımız var.

Oysa bazen durmak, soluklanmak gerekir.

Bir nota kadar.

Bir nefes kadar.

Kısacık bir an…