Lavinya Dergisi

ELPİS
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

   Bir zamanlar, yeryüzü ve gökyüzü arasında bir kadın yaşardı. Bugünün insanları gibi ama eski zamanın ışığını taşırdı teninde. Adı Elpis’ti. Yunan mitolojisinde umut tanrıçasıydı. Annesi Nyx ise Gece Tanrıçası. Pandora’nın kutusundan çıkan bütün kötülüklerin arasında kalan tek iyi şey Elpis'ti: Umut. Genellikle çiçek taşıyan genç kızlar biçiminde betimlenir ve ellerinde bereket boynuzu tutardı. Varlığı, sessiz bir hatırlatmaydı: “Her karanlığın içinde bir ışık vardır; her kayıp içinde bekleyen bir şans…”
   
   O insanlara umut taşırken beklerdi. Kimi beklediğini bilmezdi, belki kaybolmuş bir sevgiyi, belki geri gelmeyecek bir zamanın sessizliğini. O zaman ki geniş bir masa gibi önünde uzanır; her anı dikkatle yerleştirirdi kendi ritmine. Sabırla dokunduğu her gün, küçük bir fedakârlığın, sessiz bir ışığın izi olurdu. Günler, mevsimler, yıllar geçti. Elpis hâlâ suskun, hâlâ ışık taşır. Kadınların dünyayı güzelleştirme çabası gibi, o da insanları ve gökyüzünü aydınlatmak ister. Her gülüş, her dokunuş bir başkasına giderken o kendi içindeki karanlıkta bir ateşi saklar. Beklemek, sabretmek ve devam etmek. Bu ne kadar büyük bir cesaret gerektirir, birçoğu bilmez. Çünkü beklemek, yeniden inanmaya kalkışmaktır, değişmez.

   Ve her bekleyişin bir sonu vardır. Sabır bir gün karşılığını bulur ya da bulmaz. Bazen sabretmenin sonu mutluluk olmaz. En çok istediğinden vazgeçmek olur. Çünkü gönül yorulur, ömür tükenir. İşte o ince çizgide kaybolmayanlardan olmak gerekir. Ne çok beklemeli, bazen bırakmalı, bazen de tutunmalı ve ille de yapmalı… Anı yaşamalı, onu almalı, oraya gitmeli, aşkı söylemeli…

   Yoksa…

   Yoksa ışık elde kalır, belki yanar, belki söner ama o günler asla geri gelmez. İyice bilinmeli!