Lavinya Dergisi

KENDİNİ DOĞURMAK
Esra YILMAZ

Öyle bir farkındalık ki, bir yanı delilik diğer yanı ise dahilik. Sahi ben hangi yanına savruldum sonunda.

Aslında her başlangıç sancılı, korkulu ve sarsıcıdır. Kolay olarak başladığımız ne var ki şu hayatta? Daha doğarken ağlayarak başlamışız biz insanlar bu hayata. Başlangıç, daha o zamandan gözümüzü korkutmuş; ciğerlerimize dolan ilk oksijen yakmıştır tüm yakıcılığıyla bedenimizi. Şimdi ise o olmadan var olamaz, yaşayamaz hâle gelmişizdir.

Tüm canlılar, var olmak ve devam etmek, başlamak ve yeniden başlamak için hep mücadele içerisindedir. Bir tohum mesela… Ekildiği zaman toprağa, o sert kabuğunu yarıp ufacık bir kök salmak için günleri, geceleri devirmiştir. Başlangıç onun için de zorlu ve zaman alıcıdır. Minicik bir kök gösterir kendini tüm gücü ve güçsüzlüğü ile… O minicik kök, tohumu hayata sıkı sıkıya bağlayıp başlangıcın zorlu eşiğinden geçirmiştir.

Bu mücadele, bu süreçler… Biz canlılar, en çok da duygularla ve farkındalıkla donatılmış biz insanoğlu için zordur. Ve bizi diğer canlılardan ayıran en zorlu savaşlarımızdan biri: hayal kırıklığı, vazgeçmek ve pes etmektir. İşin içine bunlar girdiği zaman, başlangıçlar hiç başlayamaz hale gelebilir. Ve yürüyen hayaletten farksız olabiliriz.

Her insanın bu şekilde hissettiği zamanlar vardır. Düştüğümüz ve aslında diğer düşmelerimizden farklı olarak, bu sefer kalkamayacağımızı düşündüğümüz anlar… Bizi yerde bırakan düşünceler…
Ama akan bir zaman, bizden beklenen sorumluluklar yani devam etmeni ve düştüğün yerden kalkmanı bekleyen bir hayat vardır.
 
Peki, buradan nasıl dönebilirdik ki?

Yeniden bir doğum gibiydi aslında bu — yaşam içinde yaşam…
Kırık dökük yanlarını, bir yapbozun parçaları gibi birleştirip bütününü kendin oluşturduğun; doğumunu kendi ellerinle gerçekleştirdiğin bir evreydi burası.
Acılı ve sancılı… Aynı o bebek hâlimiz gibi içimizi çeke çeke ağlatan ama yapmak zorunda olduğumuz bir akış, geçmek zorunda olduğumuz bir eşikti belki de.

Ve devam ettikçe, o tohumun kök salması gibi, umut kalbimizde cılız bir kök verip güçsüz ve zayıf olduğu kadar gücünü de hatırlatır belki bizlere.
Ne zorlu ama, değil mi?

Ama oldu.
En zoru, her zaman başlangıçtı.
Artık tutunmak daha kolay, sıkı sıkıya hayata…
Ve bir sonraki düşmeye, yanında eşlik edecek bir sürü tecrüben, cesaretin ve en önemlisi inancın var— hem de tam anlamıyla…