Lavinya Dergisi

ANSIZIN ÇİÇEK AÇABİLİRİZ
Eylül DAŞDEMİR

Derler ya hani; “Dünyayı sevgi kurtaracak” diye, sevgin seni, en sevdiklerini kurtarmalı önce.

   Çabalarımız her zaman işe yarıyor mu?  Çabalamak hep bizi bir adım ileri götürüyor mu? Hani her çabalayan yolunu bulup akıp gidiyor mu? Ben cevap vereyim; hayır. Gerçekten hayır. Bazen elinizden geleni yaparsınız çünkü, uğraşırsınız ama olmaz. Ne yaparsanız yapın olmaz. Birçok yere iş başvurusunda bulunmuş ve hep reddedilmiş o insan anlar mesela bu durumu, ya da aylarca çalıştığı o sınava bir dakika geç kaldığı için alınmayan o genç. Üzerine çok düşündüm çabalarının karşılığını alamamanın. Bunun ne kadar yıpratıcı, özgüven zedeleyici ve psikolojik olarak çökük hissettirdiğinin. “Yanık Tost Teorisi”ni duymuşuzdur.  Şöyleymiş; Diyelim ki bir yere yetişmen gerekiyor ve trafikten dolayı zaten yeterince gecikmişken, bir de gireceğin yol bir kaza sebebiyle kapatılmış. Çok sinirlenir, iyice geç kaldım diye stres olursun. “Ama belki de o trafik olmasaydı, kapanmasına sinirlendiğin o yoldaki kazayı sen yapmış olacaktın.” Diyor Yanık Tost Teorisi. Yaşadığın her durumda, senin iyiliğine olacak bir sebebin varlığını bildiren, hayata daha olumlu daha başka pencerelerden bakabilmeyi hatırlatan bir bilgi olmuştu benim için ilk öğrendiğimde. 

   Sonra annemle balkonda otururken, olağan akışında ilerleyen bir muhabbet sırasında gözüm bir çiçeğe takıldı. Diğerlerinden farklı, diğerlerinden güzel. Sonra annem için çiçekler üzerine ama benim için aslında çiçeklerden öte bir konuşma yaptık. “Sardunya” imiş çiçeğin ismi. İki senedir varmış aslında, iki senedir hep balkonumuzdaymış. Niye daha önce fark etmediğimi düşününce söyledi annem; O ne kadar uğraşsa da şimdi güzelliği hemen göze çarpan o aynı çiçek, bugüne dek hiç açmazmış, hep solukmuş yani. Uzun uzun düşündüm sonra; ”Bugün benim bir öğretmenim daha oldu” dedim. Şimdilerde tek başına bir sürü saksının arasında parlayan o çiçek insanoğluna ne çok benziyordu hâlbuki.  Bizi de zaman zaman solduran, zaman zaman da bulunduğu yerin en güzeli yapan olaylar  yaşıyoruz herbirimiz. O çiçek bana öğretti ki; Şu an bulunduğun saksı sana uygun olmayabilir, ekildiğin toprak senin yetişmene izin vermiyor olabilir veya (neden olmasın) canın açmak istemiyor da olabilir. “Ama bu bir gün en güzel halinle açacağın ihtimalini yok saymana sebep değil” diyor. “Umudunu kaybetme” diyor o sardunya. Hem geçen gün sosyal medya videolarını kaydırırken birer birer, bir söze denk gelmiştim önüme gelen videoda; “Çiçekler için dua ediyorsan, yağmur yağdığında şaşırmamalısın. Büyümen için ihtiyacın var...” diyordu. Solduğumuza ya da bizi solduranlara çok da üzülüp harap olmamak gerek. Bunlar bizi büyüten şeyler, kabullenmek şart.

   Velhasılıkelam anladım ki hiçbir şey değilse de, çiçekli bir yoldan geçmek bile umudumuzu yeşertmeye yetebiliyor bazen içimizde. Hayat zor da geçse yani, acılar, dertler tüketse de, bir yol kenarı çiçeği, bir sıcak gülümseme, bir güzel cümle veya samimi bir sarılma... İşte mutlu olabilmek, umutlanabilmek bu kadar basit aslında. Öyleyse her birimize çiçek gibi ömürler dilerim kıymetli okurlar.