Lavinya Dergisi
ÖZLEM DOLU MAHALLEM
Göz kapaklarım ağır ağır inmeye başlamıştı. Gözlerimi kapattığımda yalnızca tek bir görüntü beliriyordu: Çocukluğumun geçtiği o muhteşem sokağın görüntüsü. Sanki o an, o sokağın içindeymişim gibi, adım seslerimi duyuyordum. O mahalledeki tüm anılar birer birer canlanıyordu zihnimde: Evimizin yanındaki kırtasiye, karşısındaki güzel anılarla dolu okul, tanıdık komşular, kuşların cıvıltısı, çocukların saf ve masum gülüşleri, küçük kavgaları… Hepsi beni yeniden o günlere götürüyordu.
İçimde garip bir huzur belirmeye başlamıştı. Oysa hep o mahalleyi sevmediğimi düşünürdüm. Ama ne zaman gözlerimi kapasam—özellikle de yetişkinliğe adım attığımdan beri—çocukluğum bir gölge gibi beliriverirdi gözlerimin önünde. Çocukken yaptığım hatalar, kurduğum hayaller, saf masum günlerim, henüz bu kadar kötü ve vahşi olmayan insanların arasında geçen o güzel anılar… Okula ilk gidişim, okuldan ayrılışım, çocukluk arkadaşlarım… Her şey bir film şeridi gibi gözümün önünden akıp gidiyordu. Bazen o günlere geri dönmek için öyle çok can atıyordum ki, bu his bana hem huzur veriyor hem de tuhaf bir boşluk hissettiriyordu.
Belki de insan, geçmişte bıraktığını sandığı duygularla bir ömür boyu yaşar. Her ne kadar ileriye bakmaya çalışsam da çocukluğumun gölgesi hep önümde yürüyordu; o günlerde yaşadığım küçük sevinçlerin, masum heyecanların yerini şimdi sorumluluklar, kaygılar ve kalabalıkların içindeki yalnızlık almıştı. Çocukken düşüp dizimi kanattığım kaldırım, arkadaşlarımla saatlerce oturup sohbet ettiğimiz o bina taşı, o güzel çilek kokularına dayanamayıp gizlice girdiğimiz karşı komşunun bahçesi, her ne kadar hepsi fiziki olarak silinmiş olsa da zihnimdeki o anlamlı yerleri asla silinmedi. Belki de ömrümün sonuna kadar o sokaklar benimle yürüyecek, her gülüşümde masum bir çocuğun izleri sürecekti.
Bazen düşünüyorum da insan neden en çok geçmişine bağlanır? Neden en çok o günlere dönebilmek için içten içe bir özlem duyar? Belki de en saf halimizle sadece çocukken yaşarız. Belki de bu yüzden, büyümek dediğimiz şey, biraz da eksilmek demektir. Bugün, gözlerimi kapattığımda yalnızca o mahalle değil, içimde sakladığım küçük bir "ben" de karşıma çıkıyor. Elinde defteriyle hayaller kuran, koşarken düşüp ağlayan, ama sonra hemen gülümseyen bir çocuk… Onu özlüyorum. Belki de onunla yeniden karşılaşmak için bu kadar çok gözlerimi kapatıyorum.