Lavinya Dergisi

ELLIOTT VE BİR SÖZ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

   Kim üstün, kim geri? Kim seçer, kim ezer? Kim doğuştan haklı, kim en baştan suçlu? Bir söz yeter mi? İnsan değişir mi? Ön yargı silinir mi? Ayrımcılık biter mi?

   1968 yılında, öğretmen Jane Elliott, öğrencilerine ön yargının nasıl oluştuğunu göstermek için bir deney yaptı. Sınıfı mavi gözlüler ve kahverengi gözlüler olarak ikiye ayırdı. Ardından, mavi gözlü çocuklara daha akıllı ve üstün olduklarını, kahverengi gözlü çocuklara ise daha az değerli ve tembel olduklarını söyledi. Her şey bir anda değişti. Göz rengine dayalı bir hiyerarşi kuruldu. Mavi gözlü çocuklar, kendilerini gerçekten üstün hissetmeye başladı. Özgüvenleri arttı, derslerde daha başarılı oldular. Kahverengi gözlü çocuklar ise içine kapandı, hata yapmaya daha yakın hale geldi. Kısa sürede, mavi gözlü öğrencilerin performansı belirgin bir şekilde yükselirken, kahverengi gözlülerin başarısı gözle görülür şekilde düştü. Deneyin sonunda Elliott çocuklara gerçeği açıkladı. Göz rengi veya fiziksel bir özellik insanın değerini belirleyemezdi. Çocuklar, maruz kaldıkları ayrımcılığın ne kadar basit ve rastgele oluşturulduğunu fark etti. Ama asıl soru hala cevapsızdı:

   Ön yargı bir günde öğreniliyorsa, bir günde unutulabilir miydi? 

   Ayrımcılık sadece başkalarının sorunu değil, herkesin karşısına çıkan evrensel bir sınavdı ve en tehlikelisi, insanın kendisinde ön yargı olmadığını sanmasıydı.