Lavinya Dergisi
KONU BAHARDAN FAZLASI
Eylül DAŞDEMİR
Derler ya hani; “Dünyayı sevgi kurtaracak” diye, sevgin seni, en sevdiklerini kurtarmalı önce.
Gelişine diyorum baharın, her seferinde bu kadar sevinen kaç kişiyiz bilmem. Ama epey sadık baharseverler olduğumuzu söyleyebilirim. Çünkü düşünsenize; yaz yavaş yavaş giderken sonbahar kendini gösterir. Koca bir mevsim biter kara kışlar gelir. Bıkmadan usanmadan her yıl o bahar mutlaka beklenir. Tam altı ay, iki mevsim geçer de, sonunda baharın geleceği hep bilinir.
Benim de aklıma umutsuz günlerimi getirir bu güzel mevsim. 'bak' der: “Kara kışlar atlattın, karda kaydın da yaralandın belki, yağmurlar sel oldu, kar kapıyı kapadı. Bu halde bu yolu nasıl devam ederim dedin de vazgeçtin yürümekten... Ama bir sabah uyandın ve bahar yine geldi. Güneş yine parladı sıcak sıcak. Gök yine o büyüleyici maviliğine döndü.” Sonra gülümserim, unuturum bahar gelene kadar çektiklerimi. Öğrenmişimdir ki; yaşadıklarım ve yaşayacaklarım bir bahara bakar!
(E buradan gerekli mesajlar alınmıştır diye düşünüyorum sevgili okurlar)
Mevsimlerin de bir karakteri olduğunu düşünürüm ben. Mesela bahar; pek nahif, güler yüzlü, sevgi dolu, girdiği ortamda herkesi hemen gülümseten bir karakter gibi gelir. Hep böyle birileri olsun istemez miyiz hayatımızda?
Sonbahar da sanki çok mutsuzmuş da, yağmur diye gözyaşlarını gönderirmiş gibi.
Kış ise öfkeli bir karakteri yansıtır nedense bana. Bol fırtınalı, buz gibi soğuk, “kar yolları kapadı, karda kayan araba duvara çarparak durabildi, kar yine bir kazaya daha sebep oldu” gibi gibi bir sürü örnekle “öfkeli kar” tezimi destekleyebilirim bence.
Yaz da baharın annesi gibi; bahar girdiği ortamda yüzleri gülümsetiyorsa hemen, yaz kahkahalar attırıyor gibi. Bahar sevgi doluysa, yaz sınırı olmayan sonsuz bir sevgiye sahip gibi. Tam bir anne. Ve bahar sıcacıksa, yaz yakarmış gibi. Ee boşuna dememişler “Her şeyin aşırısı zarardır” diye. Biz de bu yüzden "baharseveriz" belki de.
Kabul edelim ki koca kışı atlatıp da çıkan herkese bahar ilaç gibi gelir. Hem “Mevsimlerin karakteri” demiştik ya hazır, bir bahara bile sevinebilecek karakterlersek, bence dünya hâlâ yaşanabilecek bir yer.
Ve Candan Erçetin’in “Yaşıyorum” şarkısında geçen bu dörtlük, bizlere tam da bunu anlatır;
“Bahçenin yemyeşil canlanışına
Kirazın hınzırca çiçek açışına
Yüzüm gülüyorsa hâlâ
Korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir”
Sona gelmişken fark ettim ki insan böyle sevdiği, mutlu olduğu şeylere uzun uzun yazamıyor. Kırmak lazım şu döngüyü dedim ve ben de baharın beni mutlu edişini yazarak başladım işe. Aşka çok yazıldı bir şeyler, artık mevsimlere yazılsın sözler, şiirler.
Hepimize bahar gibi ömürler dilerim.