Lavinya Dergisi

SESSİZ ÇIĞLIKLAR
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Oldukça kalabalık ve büyük bir alışveriş merkezinin içindeyim. Ellerim cebimde, sessizce dolaşıyorum. Ne kadar çok insan var ne kadar farklı simalar... Çoğu, yavaş yavaş her mağazaya bakarak geçiriyor zamanını, çoğuysa bir acelesi varmışçasına hızlı adımlarla yürüyor.


Duvar kenarına geçmiş, sırtımı yaslamış vaziyette insanları izliyorum. Saat su misali akıp geçiyor. Aklımda bir sürü düşünce... Sessizce izliyorum. Bunca insanın takındıkları ifadelerin aslında ne kadar sahte olduklarını görebiliyorum. Arkadaş grubuyla gezen insanlar, çevreye ne kadar zarar verirlerse versinler, umurlarında bile değil. Kendi kendine sessizce dolaşanlar, eşleriyle ya da çocuklarıyla gelmiş olanlar...


Ne kadar da sahteler. Yüzlerindeki gülümseme, akıllarındaki düşüncelerle asla uyuşmuyor. Tam ortaya çıkıp bağırmak istiyorum, içimden geldiğince bağırmak… Ne kadar sahte olduklarını yüzlerine haykırmak istiyorum. Nefret ediyorum herkesten, her insandan. Onların sahteliklerinden tiksiniyorum artık.


"Paramız yok." diye ağlayanların, sırf keyfi olarak para harcadıklarını yüzlerine haykırmak istiyorum. "Hani paranız yoktu?" diye bağırmak istiyorum. Çocuğunu evde döven ama dışarıda sahte bir şekilde oyuncakçı gezenleri, sevgilisini aldatan ama ona hediye almak için dolaşan iğrenç insanları… Herkesin sahteliğini yüzlerine vurup, sadece haykırmak istiyorum.


Ama yapamıyorum. Ne zaman konuşmak istesem, boğazımda bir yumruk düğümleniyor sanki. Bağırmamam için bir şeyler beni zorla tutuyor. Kendimi kaybetmemek için direniyorum.


"Neyse..." diyorum sonra. "Elden bir şey gelmiyor."
Ve bir anda, ben de onlar gibi olduğumu hatırlayarak bir mağazaya dalıyorum.