Lavinya Dergisi
İNSANIN TAKLİDİBakıyorum dediğini görebilse insanoğlu, çok daha hızlı gelişebilirdi insanlık. Kendisini zeki insan olarak adlandırsa bile o zekayı anlamlandıramadı. İnsanlığa yardım için kullanılan doğanın, pabucu dama atıldı sıra gelince insanlığı anlamaya.
Göremedi insan; japon balıklarına verilmiş donuklukla bakan gözlerin arkasındaki boşluğu, bilemedi en güzelin en tehlikeli olduğunu, güzelliğinden etkileyerek yanına çeken zakkumun ölümcül olduğunu, ve anlam veremedi deniz kestanelerinin niye güzelim kabuklarını onca çirkin dikenle kapladıklarına. Arılar sayesinde altıgenin en güçlü şekil olduğunu bulan insan, anlayamadı arıların yardımlaşmasını. Kuşlarla aerodinamiği çözmesine rağmen, salağı oynadı, uçmak için alan tanınması gerektiğini görünce... Gelişebilirim diye düşündü ama insan; uçabilirim, kuş olabilirim. Düşünmedi özgür olabilirim diye, kısıtladı kendini, kendine gökyüzünde bir kafes yaptı.
Zekasıyla ayrılır evet insan hayvandan, ama asıl ayıran onları taklit yeteneğidir. Balina uçmaya çalışmaz, kuş denizin derinliklerini keşfetmeye çalışmaz. İnsan uçmaya da çalışır, dalmaya da. Ne beklediğimizi bizimde tam bilmediğimiz bu hayatta doğanın ritmiyle kalbimizin ritmi ayrıldığı anda insan bu yaşamdan sadece bir taklitçi rolü kapabildi.