Lavinya Dergisi
DÜNYA DÜNYADIR"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...
Keşkelerle başlayan cümlelerin mekanı; dünya. Keşke diyoruz hepimiz, keşke demenin aslında bir başkaldırı olabileceğini unutarak. Keşke dünya kötüden ve kötülükten arınmış bir yer olsaydı diyoruz bu günlerde. Evet öyle olabilirdi ama o vakit adı dünya olur muydu? Dünyadaki acıların ve sevinçlerin insanda bıraktığı etki fani canımızdan olsa gerek bir göz yanılsaması kadar kısa. Alışmak insanın hamuruna katılmış en nadide nimet. Öyle ki biz dünyaya dalan ruhlar öyle hızlı alışır olduk ki her şeye... Dünya, dünya olduğu için kendine has kusurları vardır. Kusurları ile var olan dünyada bizler kusursuz bir arkadaş ararken, kusursuz bir eş bulmaya çalışırken, kusursuz bir iş peşindeyken ömür dediğimiz o kısa nefes alıp verme vaktimizi heba ediyoruz. Her şeyin mükemmel olacağının vaad edildiği bir yer öncesi için dünya fragman görevi üstleniyor kanımca. Uzaktan ve görünmez bir el bazı güzellikleri bize uzatıyor ve tam biz ulaşacakken geri çekiyor. Veyahut dokunuşlarımız yine bir göz yanılsaması kadar kısa. Her şey geçici. Sevinçlerimiz, göz yaşlarımız... İrademiz dışında kan pompalayan kalbimizin işlevini yapmasıyla varız. Düşünün ki yapmasa yokuz. Hepimiz insan olarak uçurumun kenarından düşmekte olan biri kadar yakınız aslında sona. İşte bu geçicilik dünyanın adı. O yüzden dünyaya yüklediğimiz tüm olumlu ve olumsuz anlamaları fanilik ile süslemek zorundayız. Şair demiş ya "iyi ki yarınlar var, umutların en sevdiği gün" diye; inananlar için en güzel yarın başka bir mekanda beklemekte. Hakkaniyetli bir kabulleniş, insan olabilmenin haklı duruşu, tavizsiz bir karakter, uyurken dahi gözleri açık bir farkındalık bize dünyadayken bizi verecektir. Bu diyardan kendimizi bulduğumuz vakit göç etmek temennisi ile. O vakte kadar da insan kalabilmek temennisi ile...